’Gladio’ ve diğer efsaneler

MEHMET Ali Ağca’nın tahliye edilmesi "Gladio" ve onunla irtibatlı olduğu iddia edilen "Özel Harp Teşkilatı" hakkında uzun yıllardan beri ortaya atılan iddiaları yeniden tartışmaya açtı.

O kadar ki Abdi İpekçi cinayeti ve Ağca’nın 1979’da bir askeri cezaevinden kaçmasıyla başlayan eylemlerin perde arkasının 12 Eylül 1980 ile bağlantısı bile ileri sürüldü.

İddialara göre Gladio, NATO bünyesi içinde "örtülü operasyonlar"ı planlıyor ve koordine ediyor. Türkiye’deki uzantısı da eskiden Özel Harp Dairesi denen bugünkü "Özel Kuvvetler Komutanlığı"dır.

Bu teşkilatın talimatnamesinde adam öldürme, silahlı soygunculuk, bombalama, işkence, adam kaçırma, kundakçılık, sabotaj, propaganda, şantaj gibi faaliyetlere ve eylemlere izin veriliyor. Bülent Ecevit başbakan olarak bile bu örgütü kontrol edememişti. Ondan sürekli şikáyetçiydi.

***

Genelkurmay Başkanlığı, bu konuda yaptığı açıklamada, 1952 yılında, başbakan ve ilgili bakanların üye bulundukları Savunma Yüksek Kurulu tarafından kurulan Özel Harp Dairesi’nin "ülkemizin maruz kalabileceği bir saldırıda mütecavize karşı çok hassas görevler icra etmek üzere Soğuk Harp döneminde teşkil edilmiş ve diğer birçok ülkede de benzeri bulunan bir birim" olduğunu vurgulamakta gecikmedi. Fakat işin başka yönler de var.

Gladio, Türkiye’dekine benzer bir milli teşkilatın İtalya’daki adı. NATO içinde "Gladio" isimli bir kuruluş hiçbir zaman olmadı. "Gayri Nizami Harekát", İttifak’ın yetki alanına girmedi. Girseydi üyesi olduğumuz NATO Konseyi’ne ve İttifak’ın askeri teşkilatına katıldığımıza göre bundan haberimiz olurdu. Ancak milli kuruluşların ikili düzeyde, özellikle eğitim alanında birbirleriyle işbirliği yapmalarına kuşkusuz engel yoktu.

ABD ile Türkiye arasında zaman zaman bu çeşit bir işbirliği gerçekleştirilmiş olması normaldir. Soğuk savaşın sona ermesiyle işler değişti. Tamamı profesyonellerden oluşan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın şimdi başlıca görev alanı, terörle mücadele. Irak’ta görev yapan birlikler de aynı komutanlığa bağlı. Türkiye gibi kapsamlı bir terör tehdidi karşısında bulunan bir ülkenin bu nitelikte kuvvetlere ihtiyacı herhalde şaşırtıcı değildir.

***

Ecevit’in Özel Kuvvetler’e karşı kuşku duyduğu yolundaki bilgiler de çok abartılı. 1979 yılında Genelkurmay’a rahatsızlıklarını iletmiş. Bunun üzerine kuvvetlerin yetkilerini belirten direktifte yapılan bazı değişiklikleri onaylamış.

Arkasından Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı ziyaret etmiş, gördüklerinden çok etkilenmiş ve birliğin şeref defterine takdirlerini kaydetmiş.

Efsane ile gerçek arasındaki fark önemli. Abdi İpekçi cinayetinin ve Papa’ya karşı girişilen suikast teşebbüsünün hiç aydınlanmamış yönleri olduğu doğrudur. Gerçeklerin ortaya çıkarılması çabaları ve talepleri kuşkusuz meşru ve gereklidir. Fakat inceleme ve araştırma, yaygın komplo teorilerinden ve olaylar arasında zorlama yorumlarla bağlantı kurmak arayışlarından soyutlanmalıdır.

Komplo teorisi tutkusu neredeyse bazılarını ciddi ciddi kuş gribinin Türkiye’ye yayılmasında bile esrarengiz bir parmak görmeye sevk ediyor. Bu tür psikozlardan kurtulmalıyız. Medyaya da bu alanda büyük bir sorumluluk düşüyor.
Yazarın Tüm Yazıları