Paylaş
GEÇEN hafta bir seminere katılmak üzere Erivan'daydım. THY oraya uçmadığı için gidişte olduğu gibi dönerken de Ermeni Hava Yolları'nın uçağına bindim. 25 yıl önce Moskova'da görev gördüğüm zaman dahi köhneleşmiş sayılan ve olabileceği kadar konfordan yoksun bir Tupolev. THY uçakları ile bunlar arasındaki fark beş yıldızlı otel ile yıldızsız otel arasındaki farktan daha büyük. Üstelik ne kadar güvenilir olduğu belli değil, oksijen maskeleri bile yok. Fakat bütün koltuklar dolu ve adeta bir bayram havası esiyor. Ermeni yolcular, İstanbul'a gitmenin sevinci içinde inanılmaz miktarlarda votka içiyorlar. Bu da yetmiyor, dev şişelerdeki biraları deviriyorlar. O bölümde tek yabancı olduğum için bana da ikram ediyorlar. Kırık dökük Rusçamla sabah içemeyeceğimi anlatmaya çalışıyorum. ‘‘Ne sabahı, saat on, sabah sayılır mı?’’ diye latife ediyorlar. Türk olduğumu öğrenince içlerinden biri bağırıyor, ‘‘Türkiye kardaş... Büyük kardaş... Baba...’’, ‘‘Cumartesi ve pazar Bosfor'da rakı içeceğiz...’’ diyerek yine kadeh tokuşturuyorlar.
***
İstanbul'a gelenlerin bir kısmı turist, bir kısmı da işadamı. Havalimanında on dolar verince vize alabiliyorlar. Konuştuğum genç bir adam, İstanbul'dan tekstil mamulleri satın aldığını ve sonra bunları Gürcistan üzerinden Ermenistan'a sevk ettiğini anlatıyor. Grubumuza katılan bir yolcu, bir gün önce beni Erivan televizyonunda izlediğini söyleyince sohbet siyasallaşıyor. ABD Temsilciler Meclisi'ndeki girişim yüzünden İstanbul-Erivan seferlerinin durdurulması olasılığından duyulan endişe büyük. Bir Ermeni vatandaşımız, İstanbul'da üniversite giriş sınavını kazanamayan kızını Erivan Üniversitesi'ne kaydettirmiş. Uçak seferleri yasaklanırsa ne yapacağını kara kara düşünüyor. Uluslararası ihtilafların görünmeyen insancıl boyutları her zaman o kadar çok ki...
***
Türkiye işsiz Ermeniler için bir ekmek kapısı. Geçen perşembe CNN Türk'teki ‘‘32. Gün’’ programı, ülkemizde izinsiz çalışan otuz bin Ermeni'nin sorunlarını irdeledi. Bugün Ermenistan'ın en çetin problemi gerçekten göç. 3.5 milyonluk nüfusun 2 milyona indiği tahmin ediliyor. Sınai üretim Sovyet devrindeki düzeyin % 15'ine kadar düşmüş. Yanlış politikalar kadar kuraklığın etkisiyle tarım perişan halde. Ne uluslararası kuruluşlardan ve ne de ‘‘diaspora’’ Ermenilerinden cömert bir kaynak transferi yok.
***
Ermenistan'ın ekonomisini baltalayan kritik unsur ulaşım. Türkiye ile kara sınırları kapalı. Ermenistan'ı Gürcistan üzerinden Karadeniz sahili boyunca Rusya'ya bağlayan demiryolu, Abhazya sorunu nedeniyle işlemiyor. Azerbaycan'ı kat ederek Dağıstan'dan geçen demiryolunu ise Azeriler kullandırmıyorlar. Bütün bu olumsuz etkenlerin yanında mafyaların faaliyetleri ve yaygın yolsuzluk kontrol edilemiyor.
***
Ermenistan'ın bu duruma düşmesinde kabahat tabii hükümetin. Karabağ sorunu çözümlenmedikçe ne Azerbaycan ve ne de Türkiye yaptırımlarını gevşetemezler. Sözde soykırımın dünya kamuoyuna kabul ettirilmesi resmi dış politikanın bir parçası olduğu sürece, Karabağ sorunu çözülse bile, Türk-Ermeni ilişkilerinde tam bir normalleşme olamaz. Bir yandan diaspora Ermenilerine, diğer yandan Rusya'nın siyasi ve askeri desteğine güvenen Ermeniler gerçeklerden uzak bir ruh haleti içinde yaşıyorlar ve bölgedeki önemlerini abartıyorlar. Türkiye'ye karşı güvenceleri sekiz bin kişilik Rus askeri mevcudiyeti, topraklarında üslenmiş bulunan MİG'ler ve kısa menzilli S-300 füzeleri. Türkiye askeri bir operasyona girişirse, bu kuvvetlerin Rusya'nın müdahalesini tetikleyeceğini umuyorlar. Erivan'da olduğum günlerde Moskova'da Putin ve Koçaryan daha çok sembolik nitelikte bir stratejik ortaklık anlaşması imzaladılar.
***
Kafkasya'daki güç denklemlerine ve Türk-Ermeni ilişkilerinin ayrıntılarına bundan sonraki yazılarımda temas edeceğim.
Paylaş