Paylaş
EMEKLİ Oramiral Güven Erkaya'nın geçen ay Yunanistan'la sorunlar hakkında Başbakan'a gönderdiği yazı birçok yorum ve tartışmalara yol açtı. En fazla üzerinde durulan nokta ise, gerekirse Ege Ordusu'nun lağvedilebileceği yolundaki telkin idi.
***
Erkaya, Başbakan Başdanışmanı sıfatı ile Bülent Ecevit'e düşüncelerini bildirdiğine göre, yazının basına sızmaması kuşkusuz çok daha isabetli olurdu. Özlü bir irdeleme ve dengeli öneriler içeren belgenin en büyük faydası, hükümeti Yunanistan'la görüşmelerden önce zihni bir hazırlığa sevk etmek olacaktı. Şimdi hükümet ve Genelkurmay peşinen bir tutum takınmaya mecbur kaldılar. Her nedense ülkemizde gizli kalması gereken bilgiler medyaya yansır, şeffaflık gerektirenler ise gizli kalır!
***
Ege Ordusu'nun mevcudiyeti Ege'de Türk sahilleri boyunca sıralanmış Yunan adalarının silahlandırılmasıyla bağlantılı. Oysa bu silahlandırma uluslararası antlaşmaları açıkça ihlal ediyor. Adalet Divanı'na (UAD) veya tahkime gidilirse Atina'nın kaybetmesi ihtimali var. Ancak, Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı denge sağlamak amacıyla yıllardan beri askeri gücünü artırmak için aldığı önlemlerde Türkiye'yi en fazla kaygılandıran herhalde adalardaki kuvvetler değil. Yunanistan'ın deniz ve hava kuvvetlerini ve onları destekleyecek altyapıyı modernleştirmek için harcadığı çabalar çok daha endişe verici. Ne var ki, Türkiye ile Yunanistan arasında güvensizlik ortamının yaratılmasında en önemli öğe olan Kıbrıs sorunu çözülmeden, Yunanistan'ın bugünkü askeri politikasını değiştirmesi beklenmemelidir.
***
Türkiye ile Yunanistan'ın Ege sorunlarına karşılıklı yaklaşımları ilk bakışta birbirine tamamen zıt görünüyor. Türkiye bütün Ege sorunlarının tek bir paket halinde ele alınmasını yeğliyor, Yunanistan ise Ege'de çözülecek tek sorunun Ege kıta sahanlığı olduğunda ısrarlı. Ancak, yaklaşımlara biraz daha yakından bakıldığında işin bu kadar şematik olmadığı anlaşılır.
***
Kıta sahanlığı sorunu diğer sorunların hiç değilse bir tanesinden soyutlanamaz, o da karasularıdır. Karasularının genişliği bir anlaşma ile saptanmadan Ege kıta sahanlığını bölüşmek imkánı yoktur. UAD'ye veya tahkime başvurulacaksa Yunanistan'ın 6 mili esas olarak kabul etmesi olasılığı çok kuvvetli, çünkü Yunanistan karasularını Türkiye'nin ve diğer birçok devletin muhalefetine rağmen 12 mile çıkaramayacağının bilincine artık varmış görünüyor. Karasularının 6 mil olduğu resmen teyit edildikten sonra Yunanistan'ın hava sahası için 10 milde direnmesi de çok zor olur. Demek oluyor ki, kıta sahanlığı meselesi denince iç içe en aşağı üç sorun var.
***
Yunanistan'ın en fazla hassasiyet gösterdiği ‘‘gri bölgeler’’ veya ‘‘aidiyeti tespit edilmemiş adalar, adacıklar ve kayalıklar’’a gelince, bunların Türkiye tarafından kuvvet kullanılarak ele geçirilmesi opsiyonu bir tarafa bırakılırsa, geriye iki seçenek kalır: Ya bu iddialardan vazgeçmek ya da UAD'ye gitmek. UAD'ye gitmeyi kabul ettiğimiz takdirde, Yunanistan'ın bu başvuruya olanak sağlayacak bir ‘‘kompromi’’ üzerinde anlaşmaya varmaktan kaçınması beklenemez. UAD'de kaybedeceğimizi bilir.
***
Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları birbirinden ayırmak mümkün değil. Fakat bu gözlem hepsinin aynı anda ve aynı öncelikle ele alınması gerektiği sonucunu doğurmaz. Özellikle güvenlikle doğrudan irtibatlı sorunları karşılıklı itimat güçlenmeden çözmeye kalkışmak aksi sonuç verebilir. Kıbrıs meselesi halledilmeden Türk-Yunan ilişkilerinde kapsamlı bir normalleşme peşinde koşmak gerçekçi değildir. Daha geniş bir perspektif içinde Kıbrıs politikamızı Yunanistan'a karşı politikamızla ahenkli hale getirmeliyiz.
Paylaş