Paylaş
1998 yılında, rahmetli Oramiral Güven Erkaya, Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi amacını güden Türk-Yunan Forumu'nun kurulmasına öncülük etmişti. Kardak krizinin çözümüne yol açan askeri operasyonu yönetmiş olan Erkaya'nın bu girişiminde büyük bir sembolizm vardı. Savaşın eşiğine kadar götüren bir buhranın içinde yaşamış bir komutan kadar barışın değerini bilen kimse olamaz. Kaldı ki Erkaya mümtaz bir asker olmanın yanında olağanüstü diplomatik yeteneklere sahipti. Ege sorunlarını en ince ayrıntısına kadar onun kadar bilen birine şimdiye kadar rastlamadım. Amansız hastalığına rağmen sonuna kadar Ege'de çözüm yolları üzerinde kafa yordu ve mayıs ayında Başbakan Ecevit'e özlü ve dengeli öneriler içeren bir belge sundu.
***
İki tarafın işadamlarını, gazetecilerini, akademisyenlerini ve diplomatlarını bir araya getiren Türk-Yunan Forumu'nun en sık toplanan organı Politik Analiz Grubu'dur (PAG). Buna Türk tarafından benden başka Mehmet Ali Birand, Ziya Bülent, Cem Duna, Muharrem Kayhan, Soli Özel ve Özdem Sanberk katılıyorlar. Grup bir süreden beri Türk-Yunan yakınlaşması ışığında iki ülke arasındaki sorunların çözümlenmesinde izlenecek yöntemler üzerinde bir çalışma yürütmekteydi. Mayıs sonunda İstanbul'da yapılan toplantıda ortak bir belge üzerinde mutabık kalındı. İki taraf Dışişleri Bakanları'na sunulan belge dün basına da açıklandı.
PAG'ın resmi sıfatı olmayan kimselerden oluşmasına rağmen anlaşma yine kolay olmadı. Açıklamada belirtildiği gibi, iki ülke arasında yıllar boyunca tehdit ve milli çıkar algılamalarının derinleşmesi ortak bir zemin bulunmasını güçleştiriyordu. Uzun tartışmalar sonunda varılan uzlaşma çözüm önermekten uzak. Grup daha çok sorunların tanımı ve olası çözüm yöntemleri üzerinde durdu.
***
Tanım önemli, çünkü şimdiye kadar Türkiye ve Yunanistan aralarındaki sorunların neler olduğu hususunda bile anlaşamıyorlardı. Belgede ise kilit sorunlar şu şekilde sıralandı: Kıta sahanlığının sınırlandırılması, kara sularının ve hava sahasının sınırlandırılması, Yunan adalarının silahlandırılması.
***
Çözüm yöntemlerine gelince, önerilen yöntem ilk aşamada kıta sahanlığı ile ilgili. Bunun nedeni kıta sahanlığının aslında kara suları ve hava sahasını da içermesi. Kara sularının genişliği üzerinde anlaşmaya varılmadan kıta sahanlığı sorunu ele alınamaz. Kara sularının genişliği saptanınca da hava sahası için daha geniş sınırlar ileri sürülmesi çok güç olur. Önerilen yöntem ilk aşamada süresi önceden saptanmış müzakereler öngörüyor. Taraflar uzlaşırlarsa bir anlaşma ile bunu tescil edecekler, anlaşamadıkları takdirde meselenin tümünü veya sadece anlaşamadıkları kısımlarını, bir tahkimname yaparak Adalet Divanı'na götürecekler. Ancak, peşinen müzakere ve Divan süreci boyunca halen mevcut hukuki durumu değiştirmemeyi taahhüt edecekler. Başka bir deyimle Ege'de bugünkü statüko muhafaza edilecek.
***
Adaların silahlandırılması sorunu, güvenlikle direkt ilgili olduğu için en sona bırakılıyor. Güvenlik boyutu Kıbrıs sorunundan da etkileniyor. Silahlı çatışma olasılığı uzaklaştıkça silahsızlanma istikametinde sorunun çözümü daha kolay olur. Taraflar tanımı yapılanlar dışında başka meselelerin de mevcut olduğunu düşünüyorlarsa, bunları da antlaşmaların farklı yorumundan kaynaklanan sorunlar olarak Adalet Divanı'na sunabilecekler.
PAG'ın belgesi iki tarafın görüşlerini kabil olduğu kadar bağdaştırmaya çalışıyor. Ancak yöntemleri saptayacak olan hükümetlerdir. PAG'ın amacı onları çeşitli seçenekleri aramaya teşvik etmektir. PAG belgesi bu amaca hizmet ederse, işlevini yerine getirmiş olur.
AÇIKLAMA
İlter Türkmen'in 4 Temmuz 2000'de yayımlanan ‘‘Yerel Yönetimler’’ başlıklı yazısının 4. paragrafındaki ‘‘Fazla bir icraat yapamıyorlar ve genel problemleri var’’ cümlesi yanlış basılmıştır. Doğrusu şöyle olacaktır: ‘‘Fazla bir icraat yapamıyorlar ve genel bütçeden aldıkları pay yüzde 1'in biraz üstünde. Belediyelere gelince onların sayısız problemleri var.’’ Düzeltir, özür dileriz.
Paylaş