DÜNYA Ticaret Örgütü’nün (DTÖ), 31 Temmuz’da Cenevre’de, dünya ticaretini özellikle tarım alanında sebestleştirmek amacını taşıyan bir çerçeve anlaşma üzerinde mutabakata varması her nedense Türkiye’de panikle karışık bazı olumsuz tepkilere yol açtı.
Zannedersiniz ki Cenevre uzlaşmasının hedefi Türk tarımını mahvetmekti. Karamsar yorumculara göre Türkiye artık hayvancılığı ve tarımı terk etmek ve bütün gıda maddelerini ve zırai ürünleri dışarıdan ithal etmek zorunda kalacak.
İşin gerçek yüzü tabii hiç de öyle değil. Bir kere unutmamak gerekir ki DTÖ’nün 147 üyesi var ve bunların büyük kısmı gelişme yolunda ülkeler (GYÜ). Bütün kararlar oydaşma ile alınıyor, dolayısı ile her üyenin veto hakkı var. Türkiye Cenevre uzlaşmasını kabul eden ülkelerden biri. İkincisi söz konusu uzlaşma bir ‘çerçeve anlaşması’ niteliğinde. Bundan sonra yapılacak müzakerelerin gündemini ve yöntemini saptıyor, genel bazı parametreler çiziyor. Ayrıntılı müzakereler 2005 yılında Hong Kong’da yapılacak.
* * *
Cenevre uzlaşması gelişmiş ülkelerle (GÜ) GYÜ’ler arasında uzun ve çetin bir pazarlığın sonucu. GYÜ’lerin önemli kazanımları var, çünkü GÜ’ler GYÜ’lere pazarlarını kapatan çeşitli tarım desteklerini zaman içinde kaldırmayı kabul ediyorlar. En önemlisi, ABD’de 39 milyar dolar, AB’nin tümünde ise 121 milyar dolar seviyesinde olan sübvansiyonlara son verilecek. GÜ’lerde tarım destekleri bundan ibaret değil, ayrıca tarımsal ürünlerin ihracatı çok büyük miktarlarda kredilerden yararlanıyor. Cenevre uzlaşmasına göre ödeme süresi 180 günü aşan krediler de kalkacak. Tarım maddeleri üzerindeki gümrük vergilerine gelince, bunlar hakkında Cenevre uzlaşmasında ancak genel vaatler var. Bütün ülkeler indirimlerde bulunacaklar, ancak en fakir ülkelere bazı hassas maddeler için muafiyetler tanınacak.
Daha spesifik olarak Türkiye’yi ele alalım. Cenevre uzlaşması ileride kesin yükümlülüklere dönüşürse kuşkusuz o da etkinecek. Ne var ki Türkiye tarıma direkt fiyat desteği politikasını geniş ölçüde esasen terk etmiş bulunuyor. Türk tarımı artık ihracattan çok iç pazara yönelmiş durumda. Yine de ‘alt limit’ denen asgari destekler için GÜ ve GYÜ ayırımı yapılmadan indirim öngörülmesi kaygı uyandırmaktan geri kalmıyor. İlerideki müzakerelerde GYÜ’ler alt limitler alanında herhalde topluca özel muamele talep edecekler.
* * *
Türkiye açısından bir başka noktayı da belirtmek gerekir. AB ile olan Gümrük Birliği halen tarım ürünlerini kapsamıyor, fakat kapsaması için AB Komisyonu ile çalışmalar var. Diğer taraftan Türkiye AB üyesi olunca zaten AB ortak tarım politikasına bir süre sonunda dahil edilecek. DTÖ’de ise AB ülkeleri adına müzakereleri Komisyon yürütüyor.
Cenevre uzlaşması Türkiye’ye bu aşamada bir şey kaybettirmiş değil. Kuşkuculuk bazen faydalı ise de abartmamak lazım. Türkiye bütün ekonomik kırılganlığına ve eksikliklerine rağmen GYÜ’ler içinde küreselleşmeye en fazla uyum sağlamış ülkelerden biri. AB üyeliğinde ilerledikçe bu süreçte daha da başarılı olacak.