BUNDAN birkaç gün önce Boğaziçi Üniversitesi-TÜSİAD Dış Politika Forumu’nun Türk-ABD ilişkileri üzerinde düzenlediği bir toplantıda konuşan ABD Büyükelçisi Eric Edelman’a göre, Türk Amerikan ilişkileri, Irak savaşı yüzünden fırtınalı bir devirden geçtikten sonra bugün birçok alanda, özellikle Irak, terörle mücadele ve Kıbrıs konularında olumlu bir istikamete yönelmiştir.
Balkanların ve Kafkasya’nın istikrarı için de verimli işbirliği imkánları mevcutttur. Ermenistan Türkiye ile bugünkü sınırları tanımalı, Türkiye ise sınırı açmalıdır. Türkiye Afganistan’da istikrara büyük katkıda bulunmuştur ve isterse orada bugünkünden daha fazla sorumluluk alabilir. ABD’nin vizyonu Türkiye’nin siyasal ve ekonomik ilerleme hamlesinde başarılı olması ve AB’ye katılmasıdır. ABD’nin Ortadoğu konusunda bir ‘master planı’ yoktur, bölge ülkelerinin kendilerinden gelmesi gereken çağdaşlaşma girişimlerine AB ile birlikte yardımcı olmak istemektedir. Türkiye için biçilen bir rol da mevcut değildir. Türkiye nasıl bir rol oynayacağına kendisi karar verecektir.
Büyükelçi’nin konuşmasını izleyen tartışmalarda Türk-Amerikan ilişkilerinin, geçmiş dahil, çeşitli yönleri değişik açılardan ele alındı. Kuşkusuz yaklaşımlar arasında her zaman farklar oluyor. Geçmişe yönelik algılamalar ve zaman zaman abartılı niyet yargılamaları bir ölçüde doğal karşılanmalıdır. Yine de İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan bugüne kadarki genel tabloya bakıldığı zaman olumlu yönlerin daha ağır bastığı sonucuna varmamak zordur. 1947’de Truman doktrininin savaştan galip çıkan Sovyetler Birliği’nin bunaltıcı baskısı altındaki Türkiye’yi ferahlattığı unutulmamalıdır. ABD’nin desteği ile NATO üyeliği hem güvenliğimizi teminat altına almış ve hem ordumuzun sadece silah ve teçhizat açısından değil, fakat askeri doktrin bakımından modernleşmesini sağlamıştır. Kıbrıs sorununun Türkiye ile ABD arasında gerginlik yarattığı doğrudur. 1964’teki meşhur Johnson mektubu infial uyandıracak bir içerik ve usluptaydı, fakat psikolojik etkisi devam etmişse de fiilen geçerliliği çok çabuk sona ermiştir. Mektuptan hemen sonra İnönü Washington’da Johnson ile buluşmuş, arkasından ilk şeklini o günkü koşullar altında iyi karşıladığımız Acheson planı önerilmiştir.1967 buhranında Cyrus Vance önemli miktarda Yunan kuvvetlerinin Kıbrıs’tan çekilmesi yolundaki Türk talebinin gerçekleşmesi için başarılı bir arabuluculuk ifa etmiştir. 1974 müdahalesinden sonra ABD’nin silah ambargosu, Rum lobisinin etkisiyle Kongre’nin kararıydı. ABD hükümetleri ve Pentagon bu kararın kaldırılması için sürekli uğraşmışlardır. Bakü-Ceyhan boru hattı ABD’nin desteği ile gerçekleşmektedir. PKK terörüne karşı en büyük desteği de ABD vermedi mi? Öcalan’ın yakalanmasına katkısı az olmadı.
Irak konusuna gelince, 2003 yılında yaşanan bunalımda her iki taraf da pay sahibidir. Ne var ki, ABD Türk kamuoyunun hassasiyetine gereken dikkati göstermedi. Irak savaşı zaten her yönü ile ABD için vahim bir hatadır. Ancak bugün Irak’taki gelişmeler hakkında Ankara ile Washington arasında çok iyi bir danışma süreci olduğu anlaşılıyor. Kıbrıs meselesinin son aşamasında ise hem ABD ve hem de İngiltere en büyük desteği verdiler. Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim.