İlter Türkmen: Demokratikleşme, enflasyon, enerji

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

CUMHURBAŞKANI Sezer az ve öz konuşuyor. 16 Haziran'da Bakanlar Kurulu üyeleri ile görüşmesinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Öcalan ile ilgili kararını vermeden idam cezasının kaldırılması gereğini vurgularken, demokratikleşme, enflasyon ve enerji sorunlarının önceliği üzerinde de durmuş.

İdam cezası konusunda Cumhurbaşkanı yerden göğe kadar haklı. Başbakan'ın defalarca aynı kanaatte olduğunu belirtmesine rağmen şimdiye kadar bu konuyu hükümet içinde ele alamaması, politik dengeler, duyarlılıklar ve çekişmeler yüzünden elimizin kolumuzun ne kadar bağlı olduğunun hazin bir kanıtı. Ülkenin en önemli çıkarlarının bile siyasi hesaplara feda edilebildiği bir siyasi ortam içindeyiz. Cumhurbaşkanı'nın altını çizdiği demokratikleşmeye gelince, Ecevit Hükümeti'nin ciddi ve kapsamlı bir atılım içine girmesini beklemek artık çok zor. Koalisyon partilerinin hiçbirinde ülkenin sorunlarının demokratikleşmesinin ileri götürülmesi ile çözümlenecebileceği inancı yok. Demokratikleşme olsa olsa AB'ye üye olmak için katlanılması gereken bir külfet sayılıyor. Avrupa Birliği'ne katılmak hususunda fazla bir heyecan olduğu da söylenemez. İşin kaygı veren tarafı şu ki, bugünkü durumun bile muhafaza edilebileceği belli değil. Fazilet Partisi'nin kapatılması olasılığından çok sık bahsedilir oldu. Başbakan Ecevit Diyarbakır'daki konuşmasında etnik temeldeki partilerin tehlikesine dikkati çektiğine göre, belki HADEP de kapatılır. O zaman ne olur? AB zaten genişlemenin yarattığı güçlükler içinde bocalıyor, Türkiye kendi kendini safdışı ederse fazla gözyaşı dökmez. Biz de dikensiz bir gül bahçesinde yaşamımızı güzel güzel sürdürürüz!

***

Cumhurbaşkanı'nın dikkati çektiği ikinci nokta enflasyon. Bu konuda aşırı iyimserlik yansıtan resmi demeçlerle günlük yaşamda karşılaşılan fiyat artışları arasında büyük çelişki var. Özellikle hizmetlerde fiyat artışları ortalama % 85 civarında. Kiralarda % 25 tavanı belki istatistiklerde iyi gözüküyor, fakat gerçekte kimse buna uymuyor. Devletin büyük bir tasarruf çabası içinde olduğunu söylemek kesinlikle mümkün değil. Enflasyonla mücadele programı ağır bir sosyal bedeli gerektiren veya kur politikası gibi ilerideki ekonomik menfi etkileri tehlikeli olabilecek önlemlere priorite veriyor. Koalisyon ortakları arasındaki gerginlikler veya parti kapatmaları bir erken seçime götürürse, bütün ekonomik istikrar politikası çöker.

***

Enerji politikasında da çok ciddi bir öncelik sorunu mevcut. Petrol konusunda üzerinde çok durulan Bakü-Ceyhan boru hattı projesi jeopolitik bakımdan önemli, yoksa Türkiye'nin petrol tedariki konusunda bir sıkıntı yok. Gaz için koşullar tamamen farklı. Petrol ilk önce üretilen sonra pazarlanan bir madde. Gaz ise, tam tersine, ilk önce pazarlanıyor, ondan sonra üretiliyor. Gaz ikmalinde planlama ve zamanlama hatalarının çok ağır sonuçları olur. Potansiyel olarak gaz bolluğu içinde gaz sıkıntısı çekmek, enerji darboğazına girmek işten değil. Enerji Bakanı dakika başında ‘‘Karanlıkta kalırız’’ uyarısını boşuna yapmıyor. Ne yazık ki bütün uyarılara rağmen ballandıra ballandıra övülen projelerin önemli bir kısmı uygulama aşamasından çok uzakta. Nedense basit projelere pek itibar edilmiyor. En kolayı, esasen bir anlaşma yapmış olduğumuz İran'dan ve zengin gaz rezervlerine sahip Azerbaycan'dan gaz ithal etmek değil mi? Gaz alanında ilk önce ihtiyaçlarımızı karşılayalım, jeopolitik dengeleri daha sonra düşünelim. Dünyadaki genel eğilim ışığında nükleer santral tasavvurundan vazgeçmekten başka çare kalmadığına göre bir an önce göz bağlantılarını yapmak daha da ivedilik kazandı.

Cumhurbaşkanı biraz daha fazla konuşsa ve daha fazla uyarıda bulunsa çok iyi olacak.

Yazarın Tüm Yazıları