GÜVENLİK Konseyi’nin (GK) onayı olmadan ABD ve koalisyon ortaklarının Irak’a askeri müdahalesi, BM’nin zaten fazla olmayan inandırıcılığını ciddi biçimde sarsmıştır.
Soğuk savaş sonrasında birinci Körfez Savaşı’nda işlerliğini kanıtlayan Güvenlik Konseyi, ikinci Körfez Savaşı’nda ise hemen tamamen saf dışı bırakılmıştı.
BM’nin barış ve güvenliği koruma işlevinin yerine getirilmesinden sorumlu GK’de karar alma gücünün hálá veto hakkına sahip İkinci Dünya Savaşı galiplerinin tekelinde bulunması da büyük bir çelişki ve haksızlık olarak algılanmaktaydı. Genel Sekreter Kofi Annan bu nedenle, 2003 yılında, eski Tayland Başbakanı Panyarachun başkanlığında teşkilatta kurumsal bir reform gerçekleştirilmesini sağlayacak ve GK’nin etkinliğini kuvvetlendirecek tavsiyelerde bulunmakla görevli bir ‘Ákil Adamlar’ paneli kurdu.
Ne var ki, panelin bu ayın başında sunduğu rapor, Kofi Annan’ın oğlunun, Irak’a petrol karşılığında gıda programının uygulanmasındaki yolsuzluklara isminin karışması ile aynı zamana rastladı. Dolayısıyla gereken dikkati çekemedi.
* * *
Kofi Annan, BM genel sekreterleri arasında kuşkusuz en başarılı olanlardan biridir. Saygın kişiliği, dengeli yaklaşımları ve siyasi cesareti ile üye ülkelerin güvenini kazanmıştır. Kıbrıs meselesinin çözümü için sarf ettiği büyük çaba ve 24 Nisan referandumundan sonra adanın güneyindeki aleyhte oyun sorumlusu Papadopulos’a karşı çıkışları, Türkiye’de iyi hatırlanmaktadır.
Ancak, Irak’ta ABD hükümeti ile ters düşmesi yüzünden, ABD Kongresi’nin bazı üyeleri oğlu ile ilgili suçlamaları ele alarak Annan’ı istifaya davet edecek kadar ileri gittiler. Buna karşılık hemen hemen bütün ülkelerden Annan’a büyük destek geldi. Birçok devlet veya hükümet başkanı, telefonla kendisine güvenlerini tazelediler.
Bizim de böyle bir jest yapıp yapmadığımızı bilmiyorum, yaptıysak da bunu kamuoyuna aksettirmek gerekirdi. Her taraftan gelen destek yararlı oldu; çünkü sonunda ABD’nin BM Nezdindeki Temsilcisi de Annan’a güven ifade etmek zorunda kaldı.
* * *
Ákil Adamlar’ın raporu her şeyden önce dünyanın güvenliğine yönelik tehditleri altı başlık altında topluyor: ‘Devletler arasında savaşlar; devletlerin sınırları içinde şiddet, sivil savaş, geniş çapta insan hakları ihlalleri ve soykırım; fakirlik, bulaşıcı hastalıklar ve çevre kirlenmesi; nükleer, radyolojik, kimyasal ve biyolojik silahlar; terörizm; uluslararası örgütlü suçlar.’
Raporun tavsiyeleri arasında GK’nin yeniden yapılanması var. Bu amaçla bugünkü beş daimi üyenin veto tekelini saklı tutmaya devam eden iki alternatif öneri yapılmış. Her ikisinde de konseyin üye sayısı 15’ten 24’e çıkarılıyor.
Birincisinde veto hakkına sahip olmayacak 6 ek daimi üye ile 3 ek geçici üye öngörülmüş. İkincisinde dörder yıl için seçilecek 8 yarı daimi üye ile ek bir geçici üye seçilmesi tavsiye ediliyor. Rapor ayrıca BM’nin şu ortak terör tarifini benimsemesi tavsiyesinde bulunuyor:
‘Bir sivile veya gayri muharibe yönelik ve bir hükümeti muayyen bir harekete zorlama amacını güden her saldırı.’ Rapor, işgalin terörizmi haklı kılmadığını da vurgulamış.
* * *
BM Genel Sekreteri, raporu üye devletlerin onayına sunmadan önce onların eğilimlerini araştıracak. Rapor etrafında tartışmaların çok yoğun olması bekleniyor.
Fakat barış ve güvenlik alanındaki sorumluluğunu anlamlı ve etkili bir şekilde yerine getirecek ve bugünkü dünya koşullarında geçerli bir işlevi olacaksa BM’nin köklü bir reforma ihtiyaç duyduğunda şüphe yoktur.