Paylaş
İsrailli diplomat Abba Eban, ‘‘İnsanlar gibi milletler de, bütün diğer seçenekleri tükettikleri zaman, basiretin yolunu bulurlar’’ demiş. Türkiye'de de böyle olmadı mı? Uzun yıllar ve pahasına olursa olsun iktidarda kalma hırsından vazgeçemeyen, kirli siyasetin çamurundan kendini kurtaramayan, saplantılara ve dogmalara esir düşen hükümetler birbirini izledikçe umutsuzluğa düştük. Son deprem faciası, bu hükümetlerin, her türlü israftan kaçınmazken, doğal afetlerde vatandaşların can ve mal güvenliğini ve ülkenin tabii ve endüstriyel servetini korumak için bile hiçbir şey yapmadıklarını bir daha ortaya koydu.
Şimdi, neredeyse mucize kabilinden, ciddi, cesur, tutarlı ve çağdaş bir hükümetimiz var. İlk defa bir koalisyon dayanışma içinde çalışabiliyor ve icraat yapabiliyor. Ecevit yepyeni bir kişilikle ortaya çıktı, bazı bakanlarının yadırganan kararlarına rağmen, MHP Devlet Bahçeli'nin liderliğinde uyumlu bir koalisyon ortağı, ANAP'lı bakanlar yeni ortam içinde randıman verebiliyorlar. TBMM tatil yapmadan yoğun ve başarılı yasama faaliyetini sürdürüyor.
Hükümet ve TBMM; toplumun siyasal, ekonomik ve sosyal gelişiminin önünü kesen engelleri kaldırmak ve demokrasiye sağlam bir bünye kazandırmak yolunda büyük mesafe aldılar. Ekonomik alanda uluslararası tahkime olanak sağlayan Anayasa değişikliği, mali istikrar önlemleri ile desteklendiği takdirde, direkt yabancı sermaye yatırımlarının ekonominin ihtiyaç duyduğu boyutlara varmasını kolaylaştıracak, özellikle enerji üretiminde dar boğazlara girilmesini önleyecek 55'inci Hükümet'in eseri olan ve ekonominin % 8 oranında küçülmesinde önemli ölçüde payı bulunan sözde vergi reformunda gerekli ayarlamalar da süratle yapıldı.
Bu vesile ile Ecevit'e eski görüşlerinden uzaklaştığı için yöneltilen eleştirilerin inandırıcılığı yoktur. Fikir değiştirmek bir kusur veya zaaf değil, bir erdemdir. Devlet adamı, koşullar değiştiği zaman fikir değiştiren, eski hatalarından ders almasını bilen bir insandır. Bugün, tenkit edilecek tarafları olmakla beraber, küreselleşmeye ayak uydurmaya çalışmaktan hangi ülke vazgeçebilir?
Emeklilik yaşını yükselten sosyal güvenlik yasa tasarısını demagojik sloganlardan yılmayarak azimle savunan Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ı kutlamak gerek. Gelecek kuşakları altından kalkılamaz bir yük altında bırakan ve enflasyonu sürekli körükleyen bir sosyal güvenlik sistemi sonunda yine emekçiyi ezer.
Belki de en anlamlı gelişme insan hakları ve domakratikleşme alanında gerçekleşmekte. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, uzun zamandır hasret kaldığımız bir uygar ve insancıl zihniyet sergiliyor. Hakikatleri inkar etmek yerine, insan haklarına aykırı yasaların ve uygulamaların değiştirilmesi için tutucu gelenekler ile mücadele içinde. Devlet Bakanı İrtemçelik de insan haklarının inanmış bir savunucusu olarak çaba harcıyor.
Bir pazarlığın sonucu olsa bile, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran yasal değişiklikler, demokratikleşme sürecinde olumlu bir aşamadır. Olur olmaz nedenlerle parti kapatılırsa demokrasi kökünden sarsılır. Liberal demokrasi ile bağdaşmayan bir Cumhuriyet, uzun sürede temel prensip ve değerlerini koruyamaz.
Bu iyimser tablo bütün çelişkilerin aşıldığı, bütün sorunların çözümlenme yolunda olduğu anlamına gelmez. Türkiye çok çetin ve yıpratıcı meseleler ile karşı karşıyadır. Fakat 20'nci asrın sonunda 21'inci asır için ülkeye sağlam bir altyapı kazandırmaya çalışan bir koalisyonun işbaşında bulunmasının kıymetini bilmeliyiz.
İnşallah basiret artık galebe çalıyor. Bu acılı günlerde böyle bir umuda çok ihtiyacımız var.
Paylaş