İlter Türkmen: Avrupa Temel Haklar Şartı







İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

GEÇEN aralık ayında Nice'te yapılan AB zirve toplantısında genişleme sürecinin yaratacağı sorunların çözümü üzerinde yoğunlaşan bir antlaşma imzalandı. Tartışmalara ve çekişmelere yol açtığı için kamuoyunun dikkati de daha çok bu konuya yöneldi. Oysa aynı toplantıda halen hukuken bağlayıcı olmasa bile, Avrupa hukukuna yol gösterici bir prensipler manzumesi niteliğinde olan Avrupa Temel Haklar Şartı (ATHŞ) da onaylanmıştı. Bu şartın bir evrim süreci sonunda AB'nin anayasal temelini oluşturması bekleniyor. Daha şimdiden AB Parlamentosu ve Komisyonu, kendi işlevlerini ilgilendirdiği ölçüde şartın hükümlerinin tamamını benimsediklerini bildirdiler. Avrupa Komisyonu Başkanı Prodi, zirveden hemen sonra AB Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada ATHŞ'nin bir hukuk kuralı teşkil etmek amacıyla hazırlandığını teyit etti.

***

ATHŞ'nin önemli bir özelliği, hazırlanmasında güdülen yöntemdir. Hükümet ve Komisyon temsilcileri ile milli parlamentoların ve AB Parlamentosu'nun temsilcileri, şartın prensiplerini saptama çalışmalarında sivil toplum örgütleriyle yoğun fikir alışverişinde bulundular. Şartın amacı, zaten giriş kısmında belirtildiği gibi bir Avrupa vatandaşlığı ihdas etmek, ‘‘bireyi AB faaliyetlerinin odak noktası haline getirmek ve bir özgürlük, güvenlik ve adalet bölgesi oluşturmak’’.

***

ATHŞ yeni haklar yaratmıyor. Daha çok AB için çeşitli bağlayıcı belgelerde yer alan haklar ile Avrupa Toplulukları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatlarının bir sentezini yapıyor. Geleneksel evrensel özgürlükler yanında sosyal, bioetik ve çevre haklarına geniş yer ayırıyor. Şartın bölüm başlıkları ve bu başlıklar kapsamında klasik haklar dışında tanımladığı haklar dikkat çekici. Birinci bölümün başlığı ‘‘İnsan Onuru’’ (Tıp ve biyoloji alanları dahil insan haklarına saygı, insan hayatına son vermenin, insan kopyalamanın, insan vücudundan ve uzuvlarından kár elde etmek amacıyla istifadenin yasaklanması). İkinci bölümün başlığı ‘‘Özgürlükler’’ (Klasik özgürlükler yanında çalışma hakkı, teşebbüs kurma hakkı, mecburi eğitimden parasız istifade hakkı, eğitim kurumu kurma hakkı, şahsi bilgilerin korunması hakkı). Üçüncü bölüm ‘‘Eşitlik’’ başlığını taşıyor (Ayırımcılığın yasaklanması, çocuk hakları, kültür, din ve dil çeşitliliği). Dördüncü bölüm ‘‘Dayanışma’’ (İş bulma bürolarına başvuru hakkı, haksız işe son vermelere karşı korunma, AB içinde her ülkede sosyal haklardan yararlanma, sağlık hakkı, çevrenin korunması hakkı). Beşinci bölüm ‘‘AB vatandaşlığı’’na ilişkin (Ülke vatandaşı olmayanlara yerel seçimlere katılma hakkı, iyi yönetim hakkı). Altıncı bölümün başlığı ‘‘Adalet’’ (Suç ile ceza arasında uyum, bir ülkede cezalandırıldıktan sonra başka bir ülkede yargılanmama hakkı).

***

ATHŞ'nin hazırlanması sırasındaki tartışmalarda din sorunu da gündeme geldi. Bazı temsilciler salt Hıristiyan dinine ve değerlerine atıfta bulunulmasında ısrar ettiler. Buna karşılık, dini miras ve değerlerin sadece Hıristiyanlıktan gelmediğini belirtenler çoğunluktaydı. Müslüman Endülüs'ün Avrupa medeniyetine katkısını, göçmenlerin Avrupa toplumları üzerindeki etkisini ve Yahudi kültürünün bıraktığı izi vurguladılar. Avrupa Birliği'nin ilk kurucularının Hıristiyan dinine çok bağlı oldukları halde hiçbir temel belgeye dini referans koymadıkları hatırlatıldı. ATHŞ belgesinde Hıristiyan dinine yer verilmemesinde siyasal felsefesini laiklik prensibine dayandıran Fransa'nın büyük rolü olduğu muhakkak.

ATHŞ, Türkiye'yi ne bakımdan ilgilendiriyor? Özellikle iki açıdan. Bir kere Şart, Avrupa vatandaşı olmayanları, dolayısı ile Avrupa'da yaşayan Türkleri de bir ölçüde kapsamı içine alıyor. İkincisi, AB üyeliği süreci çerçevesinde yapılacak hukuk reformunda artık Şart'ın belirlediği hukuk kavramları ve felsefesini gözönünde tutmak gerekiyor. Tabii bu noktaya varana kadar Türkiye'nin insan hakları alanında daha yapması gereken çok şey var. 50 yaşını doldurmuş olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi bile henüz Türk hukuk sistemine egemen olamadı. Türkiye ile AB arasındaki insan hakları ve hukuk kültürü farkı, AB üyelik yolunda en zor engellerden biri.

Yazarın Tüm Yazıları