TÜRKİYE'de yerel yönetimlerin yetkileri Avrupa Birliği ülkeleri ile kıyaslandığında çok sınırlı kalır. AB içinde Almanya zaten bir federasyondur.
Fakat onun yanında İtalya, İspanya ve Belçika'da bölgelerin geniş otonomileri var. İngiltere'de İskoçya'nın kendi parlamentosu mevcut. AB çerçevesinde devletlerarası işbirliğinin yanı sıra bölgeler arasında da kurumsal işbirliği gelişmektedir. ‘‘Bölgeler Avrupası’’ kavramı gittikçe işlerlik kazanmaktadır. Bizde de Bakanlar Kurulu'na sunulan ‘‘Kamu Yönetimi Temel Kanunu’’ tasarısı kamu hizmetlerinin yerindelik ilkesine göre yürütülmesini amaçlıyor.
* * *
Bölge sistemi her ülkede aynı boyutlarda uygulanamaz. Türkiye ve Fransa üniter devletlerdir. Üniter devletlerde ülke idaresine tek bir merkezden politik yön verilir. Yasalar ve yargı sistemi bütün ülkeyi kapsar. Fransa bu parametreler içinde yerel inisiyatiflere ivme vermek, bölgesel ekonomik gelişmeyi teşvik etmek ve kamu hizmetlerini daha etkin hale getirmek için 1982'de bölge sistemini kurdu. Fransa halen denizaşırı toprakları hariç 22 bölgeye ayrılmıştır. Her bölge halkı nüfusu ile orantılı üyesi bulunan bir konsey seçer. Konseyin kararlarını Konsey Başkanı uygular. Konseyin yetkileri altyapı, ulaştırma, çevre, turizm ve eğitim üzerinde yoğunlaşmıştır. Özellikle mesleki ve orta eğitim bölgelerin önemli bir sorumluluğudur. Bölgeler liselerin inşasını, eğitim araçlarının teminini ve işletme masraflarının karşılanmasını üstlenmişlerdir. Eğitim programları konusunda söz hakları yoktur. Bölgelerin gelirleri devletin katkısından, kredilerden ve bazı vergilerden oluşur. Bölgeler devletin vesayeti altındadır. Her bölgede devleti temsil eden bir vali görev görür.
* * *
Fransa'da bölge sistemine geçmek kolay olmamış, bizdeki kadar mebzul ve radikal olmamakla beraber nesli henüz tükenmeyen ‘‘jakoben’’lerden bir hayli itiraz ve tepki gelmiş, fakat artık bugün sistem yerine oturmuş. Bölgelerin yerel kaynakların daha iyi kullanılmasına yardımcı olduğu, vatandaşa götürülen hizmetlerde gecikme ve aksamaların önlenmesine katkıda bulunduğu genellikle kabul ediliyor. Önümüzdeki yıl ilk defa olarak Avrupa seçimleri ülke bazında değil, fakat bölge bazında yapılacak ve bu suretle Avrupa parlamanterlerinin bölgelerinin çıkarlarını AB kurumlarında daha iyi savunmaları kolaylaşacak.
* * *
Türkiye için üniter devlet kavramı Fransa için olduğundan bile daha temel ve hayati bir kavramdır. Ancak AB üyeliği yolunda ilerleme gerçekleştiği takdirde Türkiye gibi nüfusu büyük, arazisi geniş, bölgeler arasında gelişme oranı bir hayli farklı bir ülkenin yerel yönetim sistemini geliştirmesi kaçınılmaz olacaktır. Türkiye için en iyi model de kuşkusuz Fransız modelidir. Bölge sisteminin vatandaşlar arasında işbirliği ve dayanışma anlayışının güçlenmesine, kamu hizmetlerinin etkinliğinin artmasına, yerel kaynakların verimli projelere tahsisine, eğitimin kalitesinin yükselmesine katkıda bulunacağı muhakkaktır. AB ile tam üyelik sürecinde bölgelerin rolü artacaktır. AB yerel yönetimlere mali destek sağladığı gibi yapısal fonlardan yararlanacak bölgesel projelerde yerel yönetimlerin de katılımını şart koşmaktadır.
Türkiye'de yeni fikirlerin gelişmesi ve gerçekleştirilmesi çok vakit alıyor. Bölgeler meselesinin de bir an önce sakin ve önyargılardan arınmış bir ortamda tartışılmasında yarar vardır.