ABD'nin Irak'ta gün geçtikçe açmaza sürüklenmesi ve bir türlü gerçekçi bir çıkış stratejisi geliştirememesi kaçınılmaz olarak 1960 ve 70'lerdeki Vietnam faciasını çağrıştırıyor.
Kuşkusuz iki durum arasında önemli farklar var.ABD Vietnam'a 500.000 asker göndermek mecburiyetinde kalmış,o devrin parası ile 150 milyar dolar sarfetmiş,Amerikan ordusu 60.000 ölü ve 150.000 yaralı ile çok büyük kayıplara uğramıştı.Bugün Irak'ta,hiç değilse şimdiki aşamada bu rakamlardan bir hayli uzağız.Kaldı ki,Vietnam savaşının uzaması Amerikan kamuoyunda Başkan Johnson ve Başkan Nixon'u büyük baskı altında tutan muazzam bir infial yaratmıştı.Oysa Başkan Bush siyasî destek kaybetmekle beraber 11 Eylûl travmasının etkisini sürdürmesi nedeniyle aynı yoğunlukta bir tepki ile henüz karşılaşmamıştır.Belki bir fark daha var.O zaman askerlik hizmetini yapan gençler Vietnam'a giderek ölüyorlar veya sakat dönüyorlardı.Bugün ise Amerikan ordusu profesyonel bir ordu,mensuplarının tamamı gönüllü olarak ücret karşılığında askerlik mesleğini icra ediyor.
***
Koşulların çok değişik olmasına rağmen,Vietnam ile Irak arasında hiç değilse Washington'un hata yapma yeteneği ve potansiyeli açısından bir mukayese yapılabir.ABD o tarihte de kutsal olarak algıladığı bir dava uğruna,komünizmin yayılmasını önlemek için savaştığı inancındaydı.İdeolojik saplantısı yüzünden Vietkong'un komünist olmakla beraber bir milliyetçi harekete öncülük ettiğini,halkın büyük kısmının,özellikle köylülerin desteğine sahip olduğunu,gerilla savaşına karşı ne kadar üstün olursa olsun,askerî gücün yetmeyeceğini anlayamıyordu.Sovyetler Birliği ile Çin arasındaki menfaat çatışmasını ve Çin ile Vietnam arasındaki tarihî husumeti teşhis edememişti.ABD Vietnam'dan sonra da stratejik hatalarını devam ettirdi.1979'da Sovyetler Birliği'nin işgalini takiben Afganistan'da köktendincileri destekleyerek 11 Eylûl'e kadar götüren şiddete dönük cereyanların büyümesine katkıda bulundu.
ABD'nin Irak'ta da vahim bir stratejik bir hata yaptığı artık inkár edilemez.İsrail'in şiddet politikası Orta-Doğu'nun politik ortamını esasen ABD aleyhine dönüştürmüştü. Filistin kanayan bir yara halindeyken ABD'nin iyi hazırlanmış bir siyasî plána bile sahip olmadan Irak macerasına atılması bölgeyi çifte bir buhrana sürükledi.Üstelik bu sefer ABD'nin Vietnam'da yaptığı gibi Irak'ta tası tarağı toplayıp çekilmesi o kadar kolay değil.Güney-Doğu Asya'nın aksine Orta-Doğu'da hayatî çıkarları mevcut.Ancak işin içinden nasıl çıkacağı da belli değil.Varsayalım ki Irak'ta yeni bir Anayasa üzerinde oydaşma oluştu ve seçimlerden çıkan bir Hükûmet kurulabildi.Bir kaosu takiben geniş ölçüde ABD'nin dayatması ile ihdas edilen siyasî bir düzen Irak gibi nüfusu homojen olmayan bir ülkede ne kadar devamlı olabilir.Düzeni garanti etmek için Amerikan kuvvetleri süresiz bölgede kalırsa, hele İsrail ile Filistinliler arasında barış gerçekleşmediği takdirde,Orta-Doğu'da istikrarsızlık kronik hale gelmez mi?
***
ABD süper güç olmanın doğal avantajlarına sahip.Kayıplarını daha kolay teláfi edebiliyor.Hatalarının bedelini de daha çok başkaları ödüyor.Nitekim Irak savaşı köktendinci teröre yeni bir ivme kazandırdı,terör dalgası bir çok müslüman ülkeyi ve en son olarak da Türkiye'yi vurdu.Avrupa ülkelerine de sirayet etmesi olasılığı kuvvetli.
ABD bugün zor bir dönüm noktasında.Güç politikasının teorisyenlerinden Zbigniew Brzezinski bile 'ABD'nin gücü bugün zirvedeyken dünyadaki itibarı dibe vurmuştur'diyor.ABD'nin daha akılcı,daha temkinli,daha az ideolojik , daha az benmerkezci ve daha az 'İsrailmerkezci' bir politikaya yönelmesi zamanı gelmiştir.