Paylaş
ERMENİ iddialarıyla ilgili karar tasarısının ABD Temsilciler Meclisi'nin Uluslararası Operasyon ve İnsan Hakları Alt Komitesi'nde 6 oyla kabulü sonunda ortaya çıkan durumu büyük bir soğukkanlılıkla değerlendirmekte yarar var. Dışişleri Bakanlığı'nın tepkisi zaten ölçülü oldu. Temsilciler Meclisi'nde süreç henüz nihai aşamasına varmış değil. Washington Büyükelçisi Baki İlkin'in belirttiği gibi, daha ‘‘kırmızı çizgi’’ye gelinmedi. Dereyi görmeden paçaları sıvamanın, olası misilleme tedbirleri üzerinde abartmalı senaryolar üretmenin, gerçekçi ve geçerli olmayan hukuki yöntemler üzerinde durmanın yararı yoktur.
Temsilciler Meclisi'nde soykırım iddiaları ilk defa ele alınmadı. Yıllardan beri Ermeni lobilerinin girişimleri birbirini izledi. Bunların daha önce akamete uğratılmış olmasının çeşitli nedenleri var. Kuşkusuz bunların başında Türk diplomasisinin ve Amerika'daki Türklerin ve ülkemize dost olanların çabaları gelir. Fakat koşulların farklı olduğunu da görmek lazım. O zaman bağımsız bir Ermeni devleti mevcut değildi. Ermenistan bağımsızlığını kazandıktan sonra Ermeni lobilerinin faaliyetleri yeni bir ivme kazandı. O kadar ki, 1993'te Azerbaycan'a insani yardımlar dahil her türlü yardımın kesilmesi kanuni bir hükme bağlandı. Azerbaycan'a saldıran, onun topraklarının büyük bir kısmını işgal eden ve yüzbinlerce Azeri'yi yurdundan eden Ermenistan'dı. Cezalandırılan Azerbaycan oldu. Azerbaycan'daki enerji yatırımlarına Amerikan dev şirketlerinin ve Amerikan Hükümeti'nin duyduğu ilgiye rağmen Kongre'nin tutumu değişmedi. Bir ara, Ermenistan Hükümeti, Türkiye'nin kendisine uyguladığı kısıtlamalara son verilmesi karşılığında Azerbaycan hakkındaki kararın kaldırılmasına yanaştı, fakat soykırımı iddiaları böyle bir çözümü engelledi.
***
Temsilciler Meclisi'ndeki sürecin bundan sonraki aşamaları hakkında bir tahminde bulunmak zor, fakat iyimserliğe galiba yer yok. Meclis'in tüzüğü ve Meclis içindeki dengeler Başkan Dennis Hastert'e yöntem alanında geniş bir manevra serbestisi veriyor. Hastert ise, mutlak bir Ermeni taraftarı olmasa bile, partisinin ve kendisinin seçimler arifesinde siyasi çıkarını kararın çıkmasında görüyor.
***
Temsilciler Meclisi'nin davranışını irdelerken Amerikan Kongresi'nin son zamanlarda dış politika alanında yönetime karşı daha dayatmacı bir eğilime girdiği unutulmamalıdır. Vietnam ve Watergate olaylarından sonra süratlenen bu temayül bazen Kongre'nin yönetime haber dahi vermeden diplomatik atılımlara girişmesine kadar gidebiliyor. Kongre'de eskiden genç üyelerin işgüzarlıklarını veya taşracı görüşlerini frenlemeye imkán veren bir kıdem sistemi vardı. Deneyimli üyelere karar safhasında ağırlık tanıyan bir geleneğe uyuluyordu. Bu sistem çöktüğü gibi, dış politika alanında karmaşaya elverişli bir Komite ve Alt Komite enflasyonu var. Bunların sayısı 25'i buldu. Hemen her konuda çeşitli mesleklerden kimselerin dinlendiği halka açık oturumlar düzenliyorlar. Kolaylıkla demagoji havasına bürünen bu oturumlara birçok saygın akademisyen veya uzman katılmayı reddediyor.
***
Temsilciler Meclisi'ndeki gelişmeleri izlerken bütün bu tabloyu göz önünde bulunduralım ve seçeneklerimizi duygusal güdülere kapılmadan tartışalım. Alacağımız önlemlerin ne getirip ne götüreceğini akılcı bir yaklaşımla hesaplayalım.
***
Görülüyor ki Türkiye, Washington'da son derece olumsuz şartlar altında mücadele veriyor. Gereken her şey yapıldı mı, yapılmadı mı diye kendimize eziyet etmeyelim. Her şey yapıldı ve ABD Hükümeti her zamandan daha fazla ağırlığını koydu. Ne yazık ki, bazı emekli büyükelçiler, görevden ayrıldıklarından beri koşulların değiştiğini unutuyorlar ve kendi devirlerini yücelterek makam ve ikbal özlemlerini tatmin ediyorlar. Hatta Türk diplomasisinin geleneklerini unutarak halen sorumluluk taşıyan meslektaşları arasında günah keçisi arayanlar var.
Paylaş