AB üyelik süreci ne kadar tehlikede?

2006 yılı sonuna doğru gerek reformlar gerek Gümrük Birliği Protokolü yüzünden AB ile ilişkilerde üyelik müzakerelerinin devamını zorlayacak bir kriz olasılığı yaygın bir şekilde tartışıldığı sırada, Başbakan’ı ziyaret eden TÜSİAD yöneticileri AB ile ilgili bir kaygıları bulunmadığını ifade ettiler.

Bu oldukça iyimser yorum galiba hükümetin temel AB politikasını sürdürmek kararlığını teyit etmiş olmasından kaynaklanıyor. Politik irade belki devam ediyor, fakat güçlükler de ortadan kaybolmuş değil. Daha üç gün önce AB Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi’nde konuşan Komisyonun’un genişlemeden sorumlu üyesi Oli Rehn artık çok iyi bildiğimiz eleştirilerini, uyarılarını ve yıl sonuna kadarki beklentilerini tekrarladı. Reform sürecinde hızın kaybedilmiş olmasından endişe duyduğunu ve Gümrük Birliği’ni Güney Kıbrıs dahil 10 yeni AB üyesine genişleten Ek Protokol’ü Türkiye’nin eksiksiz uygulaması gerektiğini hatırlattı. Aksi halde sonbaharda ciddi bir kriz yaşanabileceğini vurgulamaktan da geri kalmadı.

***

2004 AB zirvesinde Türkiye Ek Protokolü imzalamayı ve TBMM’nin onayına sunmayı taahhüt etmişti. Temmuz 2005’te imzalanan protokol henüz onaylanmadıysa da şimdiden yürürlükte. Türkiye’nin Güney Kıbrıs’a ihracatına ve oradan ithalatına bütün AB ülkeleri ile ticaretimizin tabi olduğu hükümler uygulanıyor. Ancak AB, Gümrük Birliği çerçevesinde deniz ve hava limanlarımızın da Kıbrıs Rum gemilerine ve uçaklarına açılmasında ısrarlı. Bunu taahhüdümüzün bir parçası olarak görüyor. Türkiye ise limanların açılması için Kuzey Kıbrıs üzerindeki kısıtlamaların ve engellemelerin kaldırılmasını şart koşuyor. Bu şartın AB için somut olarak ne gibi tedbirleri gerektirdiği o kadar sarih değil.

***

Kıbrıs’taki referandumlardan hemen sonra, 26 Nisan 2004 tarihinde, AB Genel İşler ve Dış İlişkiler Konseyi, Kıbrıs Türk toplumunun izolasyonunun sona erdirilmesine kararlı olduğunu ifade etmiş ve bu amaçla komisyonu kapsamlı kararlar almaya davet etmişti. Komisyon bunun üzerine 3 tüzük önerdi. Birincisi Yeşil Hat üzerinden Kuzey ile Güney arasındaki ticareti düzenliyordu. İkincisi Güney Kıbrıs’a 259 milyon Euro’luk bir mali yardım öngörüyordu. Bu iki tüzük de kabul edildi. Üçüncü tüzük direkt ticarete ve bu kapsamda özellikle Magusa limanının uluslararası ulaşıma açılmasına ilişkindi. Rumlar bunu engellediler. Sorun şu: AB Konseyi direkt ticarete imkán verecek bir karar alsa dahi Türkiye’nin ileri sürdüğü koşul yerine geliyor mu? Hayır, çünkü Türkiye Mayıs 2005’te Dışişleri Bakanının açıklaması ve daha sonra 24 Ocak 2006 Eylem Planı ile ek başka talepler meyanında Ercan Havalimanı’ndan direkt uçuşlar yapılabilmesini istedi. Ne var ki AB’nin bu konuda yetkisi yok. Ercan sorunu ancak Güney Kıbrıs’ın Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı’na yeşil ışık yakması ile çözümlenebilir. Demek oluyor ki Türkiye’nin taleplerinin hepsinin yerine gelmesi o kadar kolay olmayacak ve dolayısı ile AB’nin limanlar konusundaki beklentisi gerçekleşmeyecek.

***

Gümrük Birliği yüzünden 2006 sonunda kriz çıkar mı,çıkmaz mı, bugünden kestirmek zor. Fakat müzakere sürecinin sekteye uğramaması için hiç değilse AB’nin Kıbrıs meselesi dışındaki önemli beklentilerini olabildiği kadar yerine getirmek akılcılık olur. Ne yazık bu konularda da ilerleme kaydedilmesi olasılığı bugünkü genel siyasi ortamda bir hayli zayıf görünüyor. AB üyelik sürecinde bir kopma veya duraklamanın politik ve ekonomik maliyeti umarım gerçekçi bir şekilde hesap edilmektedir.
Yazarın Tüm Yazıları