İlter Türkmen: AB kriterleri ve Kıbrıs

İlter TÜRKMEN
Haberin Devamı

AB ile üyelik kapsamındaki diyalog önümüzdeki haftalarda süratlenecek ve yoğunlaşacak. Dışişleri Bakanı, AB ile çok taraflı ve ikili çeşitli temaslarını sürdüreceği gibi, yakında bir de Ortaklık Konseyi toplanacak. Ayrıca, Helsinki Zirvesi kararları çerçevesinde AB Komisyonu bir katılım ortaklığı belgesini muhtemelen ekim ayında sunacak ve Türkiye buna dayanarak bir milli program hazırlayacak.

***

Bütün bu çalışmaların ağırlık noktasını Kopenhag kriterleri oluşturuyor. Kriterler sadece politik değil, aynı zamanda ekonomik, fakat ne de olsa siyasal kriterler ön planda geliyor. Daha açıkçası, bizden takvime bağlanmış ve ayrıntılı bir demokratikleşme paketi istenecek. Türkiye tabii bu konuda fikren hazırlıklı. Devlet Planlama Teşkilatı, siyasal kriterler konusunda bir rapor hazırlamış bulunuyor, fakat raporun sonuçları daha politik kararlara dönüştürülme aşamasına gelmedi.

***

Kıbrıs konusu normal olarak Kopenhag kriterleri kapsamına girmez. Ancak, unutmamak gerekir ki hoşumuza gitsin veya gitmesin, Aralık 1999 Helsinki Zirvesi Sonuç Belgesi, Kıbrıs meselesini Kopenhag kriterleri ile irtibatlandırdı. Kıbrıs'ın AB üyeliğini daha önce bir çözüme varılması şartına açıkça bağlamadı. Dolayısıyla Yunanistan bir bakıma Kıbrıs anlaşmazlığını AB'ye ihale etmiş durumda. Yunanistan'ın aklındaki senaryo aşağı yukarı şöyle: ‘‘AB ile Kıbrıs arasında süregelen üyelik müzakerelerinin zamanında sonuçlandırılmasını engelleyecek bir güçlük yok. Müzakereler tamamlanınca, AB'nin yapacağı değerlendirmede, çözüm arayışlarında uzlaşmaz tarafın Türkiye ve KKTC olduğuna kanaat getirilirse, Kıbrıs mutlaka üyeliğe kabul edilecek. Kuzey Kıbrıs'ta fiili otorite Türkler'in elinde olduğundan, ateşkes hattının kuzeyindeki bölgenin AB alanına geçici olarak girmediğini saptayan bir belge tanzim edilecek. KKTC bölgesi AB alanına dahil olmamakla beraber, o bölgede yaşayan ve 1974'ten önce Kıbrıslı sayılanlar ve çocukları, AB üyeliğinden yararlanabilecekler. Bunun emsalleri de var. Manş Adaları hukuken İngiltere'nin bir parçası sayılmıyor, fakat o adalarda yaşayanlar AB kapsamına giriyor. Aynı durum Cebelitarık için de geçerli.’’

***

Demek oluyor ki, Kıbrıs'ın AB'ye kabul edilmesi KKTC için çok ciddi sorunlar yaratacak. KKTC kuşkusuz Türkiye ile çok ileri bir entegrasyon gerçekleştirerek mukabele edebilecek, fakat entegrasyonun siyasal niteliği ve yansımaları bu sefer Türkiye için önemli sakıncalar doğuracak.

***

Kıbrıs, ihtilaf çözüme bağlanmadan AB'ye katıldığı takdirde Türkiye'nin üyeliği ne olacak? Yunanistan ve Güney Kıbrıs, Türkiye'yi dışarıda tutmak için veto haklarını kullanacaklar mı? Bir görüşe göre buna katiyen lüzum kalmayacak, çünkü Kıbrıs meselesi, Kopenhag kriterleri ile bağlantılı olduğundan, komisyon Türkiye'nin üyelik şartlarını yerine getirdiğine dair AB Konseyi'ne rapor veremeyecek. Türkiye'nin üyeliği bu şekilde önlenecek ve Yunanistan, Türkiye'ye karşı cephe almaktan kurtulacak.

***

Kıbrıs sorunu Yunanistan'daki ve KKTC'deki seçimleri takiben mayıs ayında yeniden hareketlenecek. O tarihe kadar bir geniş zihin idmanı yapsak ve bütün seçenekleri gözden geçirsek ne kadar iyi olur. Yunanlılar bunu yaptılar ve kendi çıkarları açısından tutarlı bir politika oluşturdular. Hem Türkiye'ye dostluk elini uzattılar, hem ona AB'de kapıyı kapayan ülke konumundan çıktılar ve hem de Kıbrıs sorunundan neredeyse sıyrıldılar, konuyu AB'ye havale ettiler. Eskiden hep Yunanlılar'ın yaptıkları hatalardan istifade ederdik, şimdi işler tersine döndü.

Yazarın Tüm Yazıları