Paylaş
AHMET Necdet Sezer bugün yemin ederek Cumhurbaşkanlığı görevini devralıyor. Yeni Cumhurbaşkanı, 7 yıl boyunca, birçok siyasal oluşum ve değişikliğe gebe olan Türkiye'de, her şeyden önce devamlılığı simgeleyecek. Bu sürede en aşağı bir milletvekili seçimi yapılacak, siyasi dengeler büyük bir olasılıkla değişecek, irili ufaklı buhranlar yaşanacak, ülkenin şansı varsa belki yeni politik liderler sahneye çıkacak. 21'inci asrın başında Türkiye'nin kaderini tayinde bu 7 yılın her bakımdan kritik bir nitelik taşıyacağı kuşkusuz. Türkiye'nin hedefi, potansiyeline uygun bir yapı ve güce erişmek ise, gündem olabileceği kadar yüklü.
***
Demokratikleşmenin bütün boyutları ile gerçekleştirilmesi, toplumsal barış ve uzlaşmanın sağlanması, devlet bünyesinde ve politikada yozlaşmanın durdurulması, altyapının ve enerji ağının ekonomide darboğazları önleyecek bir düzeye getirilmesi, gelir dağılımında gittikçe derinleşen uçurumun hiç değilse bir ölçüde küçültülmesi, adalet sisteminin ıslahı, eğitim kurumlarındaki ciddi aşınmaya son verilmesi, sağlık hizmetlerindeki yetersizliklere çare bulunması gibi sorunlar gündemdeki maddelerden sadece birkaçı.
***
Bunların yanında, Türkiye'nin önünde AB üyeliği gibi muazzam bir proje var. Türkiye'nin Avrupa'yla bütünleşmek iradesine sahip olup olmadığı yine önümüzdeki yıllarda belli olacak.
***
Cumhurbaşkanı'nın anayasal yetkileri, ona bütün alanlarda etkin olmak imkánını tanımıyor. Fakat yapısı dolayısıyla daha çok günlük politik meselelerle enerjisini tüketen bir hükümete her zaman çok faydalı hatırlatmalarda bulunabilir ve yol gösterebilir. Koalisyon içinde veya partiler arasında çıkabilecek anlaşmazlıklarda uzlaşıcı bir rol oynayabilir. Ülkenin uzun vadeli perspektifinin gözden kaybolmaması için başbakan ve bakanlara telkinler yapabilir, bürokrasinin yüksek kademelerine yapılacak tayinlerin parti tercihleri yerine yetenek esasına dayanmalarını sağlayabilir. Cumhurbaşkanı'nın bir önemli rolü de, gerekirse kamuoyunu uyarmak ve kendi davranışıyla örnek teşkil etmektir.
***
Bundan önceki cumhurbaşkanlarının her birinin üslubu değişikti. Sezer de kendi üslubu içinde görevini sürdürecek. Yine de devletin zirvesindeki mevkilerde bulunanların fikirlerinde, yaklaşımlarında ve hatta davranışlarında zamanla evrim olması doğaldır. Yaşamın her aşamasında ve her kademede deneyim insanları etkiler ve etkilemesi gerekir.
***
Cumhurbaşkanı'nın önemli bir işlevi, bir sembol oluşturmasıdır. Herkes onda özlemini çektiği erdemleri arar. Gösterişin, servetin ve siyasi kudretin pervasızca sergilendiği bir ortamda Sezer'in israftan ve alayişten kaçınan kişiliği derhal kendisine sempati uyandırdı. Çankaya da maalesef 1989'dan sonra savurganlık furyasından nasibini almıştı. Cumhurbaşkanlığı'nın bütçesi birkaç kere katlandı, makam otoları 7-8'den 200'e, müstahdem 25'ten 300'e çıktı. 1980'lerin başında 8 veya 9 müşavir vardı, şimdi sayıları 200 civarında. Korumalar ordusu ise galiba artık asli görevini engelleyecek kadar kalabalık! Sezer'in bu konularda süratle bazı tasarruf tedbirlerine başvurması şaşırtıcı olmayacaktır.
***
Yeni Cumhurbaşkanı'nın dış politikada deneyim noksanlığından çok bahsedildi. Bunu abartmamak gerekir. Dış politika her şeyden önce bir sağduyu ve içgüdü meselesidir. Bu sahada çok bilgili oldukları varsayılanların zaman zaman en vahim değerlendirme hataları yaptıklarına az rastlanmaz. Kaldı ki, Türk dış politikasının başarısı artık öncelikle iç sorunlarının çözümüne bağlıdır. İç politika ve dış politika hiçbir zaman bu kadar birbiriyle bağlantılı olmamıştı.
Cumhurbaşkanı Sezer'e sağlık, başarı ve bol sabır dilerim.
Paylaş