GERETS tutturdu, durdu; Ön libero. Bugüne kadar eli hep torbada, çektiği rakamlarla şansını denedi. Kendisini tatmin etmedi, torbada taş kalmadı.
En sonunda dışardan, torbanın içine taş attı, bari bunlar olsun dedi. Ve son günde Mehmet Topal,Inamoto... Mehmet Topal, yerli malı olduğu için bizim medyamız küçücük kullandı, Inamoto’yu ise Japon olduğu için büyüttü.
Mehmet Topal, dün ilk kez forma giydi, modern futbolun yalnız topla değil, boş alanlarla, top kapmalarla, servis yapmakla olduğunu gösterdi. Sahanın her tarafını arşınladı. Enerji, ayaklar ve beyin bizim yerli malda, hepsi vardı. Inamoto ise bir çerçeve içinde oynadı. Ve bu çerçeve içinde kazandığı topları kenarlara uzun top atmakla dikkat çekti. Top kapmada, ilerde gözükmedi. İşte yerli ve yabancı futbolcuların portreleri...
Galatasaray’da konsantre bozukluğu var. Bir telaş, acelecilik içinde yoğruluyor. Gelen toplar bir an evvel uzun toplarla gol arama sevdasına dönüşüyor. Futbol kalıbında verkaçlar da var, kanatlardan iyi ortalar da var, şut atma düşüncesi de var. Bunların birçoğu Galatasaray’da yoktu.
Penaltı hastalığı
Arda’da Milli Takım’a gittikten sonra o kıvraklığı, o çabukluğu, adam geçmeyi göremedim. Herhalde vücut ikisini birden kaldıramıyor? Hakan, asistlik yaptı ama bugünlerde artık kaleyi göremez oldu. Hakan’da her yıl böyle kaleyi görememezlikler oluyor. Bu da uzun zaman alıyor. Ilic, dün çok kötüydü. Yenilen golde Tomas bir telaş içinde, topu karşılayamayınca Mondragon’la birbirine girdi. Gol de iki futbolcunun anlaşamamasından geldi.
Galatasaray’daki futbolcular dün yalnız topla oynama sevdası içindeydi. Topu kazanan arkadaşına atarken, ayağa mı, koşu yoluna mı, göndermekte teredüt ettiler. Bu da, topsuz oynamanın olmadığını gösterdi. Penaltı pozisyonunda, Hasan’a yapılan engelleme var. Hakem, engellemelere sahanın başka bölgesinde, faul düdüğü çalıyorsa, oraya da çalacaktır tabii. Ama çok düdük çalarak da oyunun güzelliğini yok ettiğini söyleyelim.
Galatasaray, beraberlik takımı olmaya başladı. Mösyö Gerets de bu takımı geçen yıldan bu yana çalıştırıyor. Eldeki malzemeyi biliyor, hala taşlarla oynayıp, duruyor. Galatasaray duran toplarda netice alamadı. Bırakın bunları, bir de penaltı hastalığı çıktı. O atsa daha iyi olur, bu atsa daha iyi olur diye tartışılıyor. Ama hepsi birbirinden daha kötü çıkıyor.