DÜNYA futbol felsefesi değişiyor. Bu yeni felsefe oyuncu tanımını da değiştirdi ve mevki kavramı ortadan kalktı. Hele sabit oyun kalıbında, hiçbir futbolcunun yeri yok. Sistemin dışına çıkıp, yaratıcı role soyunanlara yer var.
Bu yeni tanım ışığında Galatasaray’a baktığımda, "Gezgin futbolcu kalabalığı" gözüme çarptı. Başta Arda, sahanın bütün alanlarını kullandı. Sahadaki görevinin yanında, yeni hedefler bulma çabasındaydı. Arda’ya uyan iki isim daha vardı, Hasan Şaş ve Serkan’dı. Galatasaray, Trabzonspor’u adeta sahasına hapsetti, topu kullanmaları için alan bulmalarının önüne geçti.
G.Saray’ın her zaman mükemmel futbol oynayan savunmasında, Song ile Servet, hücumdaki Umut’un topla buluşmasını engelledi.
Tüm bunlara rağmen oyun beraberliğe kilitlendi. Bu tür durumlarda, liderin ortaya çıkması gerekir. Ben, Lincoln’ü aradım. Doğrusu ara sıra parlamanın dışında onu bulamadım. Defansın önünde oynayan Mehmet Topal, hem top çalmada, hem hücumda gol arayışları içindeydi.
Geleceğin takımı
Feldkamp daha sonra akıllılık edip Volkan ve Sabri’yi oyuna alarak sahayı daha da daralttı. Trabzonspor’un hücum teşebbüsünde az görünen rakibini daha da kilitledi. Bir ara gol arayan Trabzonspor, beklenmedik bir anda golü kalesinde görünce oyundan düştü.
Galatasaray, genç ve dinamik ekip kurdu. Böyle de yola devam etmeli. Bir maç kaybetse bile geleceğin takımını yerleştirmiş olur.
Galatasaray’da, fizik gücü düşüş gösteriyor diyenler, bu takımı yakından takip etmeyenlerdi. Futbol bu, yazanı da, izleyeni de bu oyunun içinde olmalı, sanal aleme yer yok bu dünyada.
Serkan Çalık için sözlerimi son satıra sakladım. Serkan tıpkı o şarkıdaki gibi, "Ufacık tefecik ama onda bir başkalık var" 90 dakika boyunca her yere daldı, çıktı, saldırdı. Tıpkı bir "Otoban faresi" gibiydi. Ve ödülünü de attığı golle aldı. Aferin sana Serkan.