KARDAN yağmurdan yeni kurtulduk, bahara girdik. Suya doyan İstanbul rahattı. Ama Ali Sami Yen’in çimleri kuruydu.
Tribünden atılan pet şişeler yağmuru geri getirdi. Ne gerek var baharı yaşarken kışa dönmeye. G.Saray defans derinliğinin yaptığı hata sonucunda yara aldı. Ama kazanmak için pansuman yapıp, yarayı sardı. F.Bahçe bu arada bir anlık gaflete daldı, maç bitmeden kazandım havasına girince hata yaptı. Top saha çizgisini terk etmeden müdahale etme eylemine girmediler ve bu hatalarını gol olarak filelerinde gördüler.
Fenerbahçe sol kanadı Serkan ve Deniz’le bağlamaya çalışıp, aman buradan tehlike gelir diyerek tedbir almıştı. Ama sağ kanadını unutmuştu. Hasan’ın kıvraklığı, hırsı bu kanadı çökertiti. F.Bahçe defansı ise boylu poslu idi ama cüceleri andırıyordu. Hasan’ın kanadından yapılan yan toplar için kademeleri sıfırdı.
G.Saray orta alanda Cihan ve İliç’le beraberdi. F.Bahçe’de ise Alex yoktu. "Onlar kendi işini yapsın, ben kendi işimi" diyordu. F.Bahçe’nin savunması bütün gollerde hatalıydı. F.Bahçe gibi bir takımın böyle savunmaya sahip olması da hataydı elbette.
Hakan sahnede
Alex’in boş kaleye vuruşunu, Song çizgiden çıkardı. Bu pozisyon sarı lacivertli takımın direncini artırdı. Ardından ikinci golü de bulup rahatladılar. Ama defansı... O defans, "Hayır ben bir şey yapamıyorum" diyerek kalesinde 3. golü görüverdi.
Hakan Şükür gibi usta bir adam defansın arasına giren topta boş bırakılır mı? Hakan bu, hemen işi bitiriverdi. Hakan’ın varsa merak etme sen. Başta söylediğim gibi yağmur şeklinde gelen pet şişeler aslında futbola da yansımıştı. Hareket de vardı, pozisyon da. Her iki takımın kazanma duygusu da vardı, goller de. G.Saray-F.Bahçe maçları böyle olmalıydı.
Mondragon’u tebrik etmek lazım. Belki de kendi kalesinde göreceği gollere yol vermeyen kişiydi. Bir kalecinin gerektiğinde libero olduğunu, oyunu okuması gerektiğini gösterdi.