MUTFAKTA usta olmayınca yemek yapmak zor olur. Yapamazsın da. Bir takımın mutfağı da orta alandır.
Orada her şey hazırlanır. Sonra servise sunulur. Yapamazsan da yemek çorbaya döner. Çünkü maydonozu, havucu, patatesi falan soyamazsın. G.Saray da böyleydi. Uzun zaman oynamayan Batista'nın ne yaptığı belli değildi. Onun yerine giren Fleurquin de bir şey yapamadı. Ergün, tek başına kaldı. Berkant, çabuk oynayım, tek pas yapıp hareket getireyim dedi, o da olmadı. Hücumda Serkan ve Arif de salçalayıp durdular. Hele Arif, gol atmasına rağmen öyle laubali hareketler yaptı ki, bir değil, iki değil, üç olunca Lucescu ona kement atıp, ‘‘buraya gel’’ dedi. Sanki Arif çok becerikliymiş gibi isyan etmeye başladı çıkınca. Yanlış yapıyorsun Arif.
Yağmurlu bir gündü Bursa'da oynanan ilk maç. Bursaspor orada yağmur gibi gelip, akmıştı. Bildiğiniz gibi G.Saray'a da golleri yağdırmıştı. Dün de yağmurlu bir gündü. G.Saray'ın ilk perdedeki maça yanıt vereceğini bekliyordum. Ama nerde? İnancı yoktu G.Saray'ın. Defansta hata yapıyor, taraftarlarına aman çektiriyordu. Bu kadar çok top kaybı, oyun kalıbındaki yanlışlıklar G.Saray'ı rahatlatamıyordu. Golü yediği zaman da şaşırıp kalıyordu.
IZDIRAP VERİYOR
Bursaspor kalecisi Serdar iyi bir kaleci. Ancak, ceza sahası içinde Victoria'ya yaptığı hareket tecrübesizliğinin bir örneğiydi. Haklı olarak hareket penaltıydı. G.Saray biraz harekete geçmek istedi. İkinci bölümde Hasan Şaş, soldan getirip Arif'e al at diye pas vermese oyunda başka da bir hareket olmayacaktı.
Bu G.Saray'a şaşırmamak imkansız. İnsanı isyan ettiriyor. Avrupa maçları olunca seyrine doyum olmuyor, lig maçları gelince de izleyenlere ızdırap çektiriyor. Dün maçtan önce herkes G.Saray Lisesi'nde sandık başındaydı. Biz de oradaydık. Yeni başkanı seçmek için hareketli bir gündü. G.Saray yeni başkanını seçti. Hayırlı olsun. G.Saray'da yapılacak çok işler var. Yeni yönetime de kolay gelsin.