SALONA önce Fatih Terim girdi, ardından yardımcıları. Her zaman olduğu gibi yine çok şık giyinmişti. Lacivert bir takım elbise, beyaz gömlek ve açık pembe bir kravatı tercih etmişti.
Arda arda gelen başarısız sonuçların ardından görmeye alıştığımız o FatihTerim yoktu bu kez salonda.
Sakin bir tavrı vardı.
Salonu dolduran gazeteciler Terim'in ne söyleyeceğini merak ediyordu. Ama o konuşmak, açıklama yapmak yerine soru sorulmasını istedi.
Bu tarzıyla sanki ‘‘Meydan okuyor’’ gibiydi.
‘‘İlk yarı bitti, ben özeleştirimi yaptım. Şimdi siz sorun anlatayım’’ diyordu.
Sesinin tonu basın toplantısı boyunca hiç değişmedi. G.Saray'ın yeni hedeflerini açıklarken, birara dile getirmekten hep kaçındığı ‘‘Operasyon’’ sözcüğünün, ‘‘Ope’’sini ağzından kaçırdı.
Kendini dizginliyordu
Önünde bir metin vardı. Zaman zaman Müfit Hoca'nın önüne sürdüğü bu metne göz atıp soruları yanıtlıyordu. Ama aslına bakarsanız kendisini dizginliyordu. Hani bıraksalar, prensipleri onu tutmasa, içinden geleni dışa vuracak, ‘‘Pandora'nın kutusu’’nu açacaktı.
Ama yapmadı. Faruk Süren ve Mehmet Cansun'un HÜRRİYET'te yer alan açıklamaları için konuşmamayı tercih etti. Toplantıya gelirken Başkan Özhan Canaydın'ın kendisinden bu konuda konuşmamasını rica ettiğini vurguladı ve ekledi;
‘‘Onun ricası benim için emirdir. Zamanı gelince ben de konuşacağım.’’
İkinci yarı için en önemli hedefi ‘‘Geleceğe hazırlanmak’’ diye özetledi.
Ama aslında, ‘‘Elim kolum bağlı. Transfer yapamıyorum. Bu şartlar altında çıkış yolu arıyorum. En küçük umuda sarıldım, sarılıyorum. Sonuçta faturayı ben ödüyorum’’ demek istiyordu.