ALİ Sami Yen'de iki takım sahaya çıktı. İlk önce formalarının rengi aynı olduğu için, beyaz forma giyen Göztepe'yi, G.Saray zannettim.
Sonra, ‘‘Hayır bu yanlış’’ dedim. Kendimi toparladım. Göztepe'ye baktım, sağ kanattan akıp gidiyor. Benim gördüğümü, Fatih Terim de görmüş olacak ki, Ergün'ü orta sahanın solundan hemen kenarına alıp işi ortaladı.
Bakıyorum Ayhan ve Berkant gibi çocuklar çok koşuyor ama topu yönlendirmede eksikler. Top bir gidiyor, bir geliyor. G.Saray'ın hücum teşebbüslerinde belirli program olmuyordu. İşler tesadüfe kalıyordu. Ben her zaman söylüyorum saha içinde bir yönetmen lazım.
Bu yönetmen hala yok. Çünkü hiçbir atakta hazırlanış ve sonuç gözükmüyordu. Oyunda bir tek pozisyon gördüm. Hasan'ın mükemmel bir hareketle topu Ümit Karan'a aktarması, Berkant'ın bir anda gol pozisyonuna girişiydi. Bu 3 pas G.Saray'ın oyun içindeki varyasyonlarının en güzeliydi.
Bir şeyler var
Maçı izledikçe, şaşırıp kalıyorum. ‘‘G.Saray bu değil’’ diyorum. Daha önceleri bol pas yapan, alan değiştiren, bol şut atan, kişisel varyasyonlarını yapan, estetik güzelliklerle süsleyen G.Saray'ı arıyorum. Bulamıyorum. Bulamadıkça da kendi kendime ‘‘Neler oluyor bu G.Saray'a’’ diyorum..
Bir yerlerde işlemeyen bir şey var ama çözemiyorum. Futbolcular mı dargın, futbolcular mı doygun, onu da anlamıyorum.
İzmir takımı, ‘‘Param yok, pulum yok diyor’’ ama, ‘‘İnancım’’ var diyordu. Hiçbir zaman oyuna küsmediler. Pozisyonu, hırsı, kazanma arzusu içinde olan bir takım hüviyetindeydiler.
Peki bütün bunlar niye G.Saray'da yok? Göztepe geliyor, Ali Sami Yen'de G.Saray'ı sahasına hapsediyor. Geçtiğimiz sezonlarda G.Saray'da iyi oynayan futbolcuları saymakla bitiremezdik. Şimdi, pilavdaki pirinci ayıklar gibi iyi oynayan futbolcu arıyorum. Bulamıyorum. Ama her zaman da G.Saray takımına güveniyorum. Çünkü ben sabırlı adamım. Bu kötü gidiş, bir gün dönecek. O zaman methiyeler yazacağız.