Takım oyunu

KALECİ Aykut’a baktım, 15 dakika kendi alanında ısındı, top gelmedi. Çünkü F.Bahçe’nin hücum etmeye niyeti yoktu. Sonra birdenbire hareketlendi F.Bahçe, "Bir şeyler yapmalıyım" dedi. Kaleyi yoklamaya çalıştı ve golü de buldu. Hem de bir defans oyuncusu ile buldu.

G.Saray pes etmek istemiyordu. Çünkü inançları vardı, güçleri vardı. Kaybetmeye tahammülleri yoktu. Hakan Şükür gol pozisyonuna girdi, kaçırdı. "Olabilir" dedi, oyunu bırakmadı. Hasan Şaş hırsı, heyecanı, mücadele etme gücü ile arkadaşlarını kamçıladı.

Bir de Ayhan var. Sakat, 3 hafta oynamıyor. Ama sanki hiç sakatlanmamış, "Bravo Ayhan" demek lazım. Volkan da orta sahada ona yardım ediyordu. Takım halinde bir sürpriz arıyorlardı, bunu da sahaya yansıtıyorlardı. Hasan’ın hırsını F.Bahçe taraftarı hazmedemiyordu. Çünkü kendi takımlarında böyle hırslı bir futbolcu göremeyince isyan ediyorlardı.

Hasan’ın isyanı

Öyle ki, Deniz bir pas hatası yapıyor, taraftardan birazcık tepki gelince el-kol hareketleriyle isyan ediyordu. Bu isyanı yatıştırmak için de topu kendinden çalan Volkan’a tekme atma cüretini gösteriyordu.

Bir takım bütünse o, takımdır. İşte G.Saray. Birimiz hepimiz için diyorlardı. F.Bahçeli futbolcular ise ben varsam, F.Bahçe de var demek istiyorlardı. Ama kazın ayağı böyle değil. Herkes kendini düşünüyor. Aylardır futbol adına bir şeyler veremiyorlardı.

Hele duran toplar olmasa yapacak bir şeyi de yoktu. Sahada gözükmeyen Alex o işi yaptı. Başka da bir iş yapmıyor zaten. Bakın Hasan’ın isyanına. Son dakikalarda yenen gol sonrası Hasan, hem kendisine, hem de barajdaki arkadaşlarına kızdı. Bu da bir futbolcunun kazanma duygusundan kaynaklanıyor.

Hakem Cüneyt Çakır’ı tebrik etmek lazım. Hacivat-Karagöz gibi düşen futbolculara prim tanımadı. Oyunu devam ettirdi, yakından takip etti. Her şeye anında müdahale etti. Pozisyonları yakından izledi, iyi süzdü. Kartları yerinde kullandı. Bir de çok koştu. Tebrik etmek lazım.
Yazarın Tüm Yazıları