SEN kendini kral mı zannediyorsun kardeşim? Oynadığın futbol belli... Bu spor dalında isim olabilirsin ama o da unutulmaya başlamış... Sen herkesten önce paranı al... Karı, soğuğu görünce deplasmana gitme. Sahada kendini 10 yıllık Galatasaraylı gibi gör. Kimsin sen Lincoln efendi... Böyle uluslararası maçlarda senin sahnede olman gerekirken, yalnız kramponların geziyor.
Ben her zaman formalı oyuncuların işi yok Galatasaray’da derim... Senin arkadaşların sahada koşacak, savaşacak... Sen de orada elin belinde dolaş... Sonra da kulübeye gelirken de seni oyundan almayan, sana destek çıkan Skibbe ile aranı hoş tut, bizim Bülent’e gelince hareket çek. Yemezler kardeşim...
Biri vardı, kalesinde devleÅŸiyor, kedi gibi kurtarışlar yapıyor... Biri de var, heybetli boyuyla üç direÄŸin arasından bir topu geçiremiyor. Bülent, Nonda’yı neden bu kadar uzun süre sahada tuttu anlayamadım?Â
Hiç sırıtmadılar.. Ne Emre, ne de Hakan Balta... Emre, rakibi Guerrero’yu ne döndürdü, ne adım attırdı. Hakan Balta da soğukkanlı ve düşünceliydi.
Hakemin verdiği karar biraz ağırdı. Geride kimse yoktu ama top da Petric’in ayağından en az 10 metre uzaktaydı. Hakem onu süzemedi ve kırmızı kartı gösterdi.
Paralar boşa harcanmasın
Galatasaray, bu andan sonra sallanmaya başladı. Bugünün futbolunda, mevki kavramı yoktur. Al işte Kewell... Hakan Balta ile birlikte savunmada hiç de sırıtmadı. Bülent’in daha sonra teker teker yaptığı değişiklikler yerindeydi. Arda, son nefesine kadar oynadı.
Bülent, uzun süredir oynamayan Hasan’ı aldı... 10 kişi oynarken orta sahayı kuvvetli tutması gerekirdi. Ama elindeki malzemeye göre oynadı ve Mehmet Güven’i oraya monte etti. 10 kişi ile kendi alanını kalabalık tutmaya çalıştı.
Galatasaray, artık böyle isyankar yabancılara para ödemesin. Bülent, uzak kaldığı için biraz alt yapıyı takip etsin. Ne Lincoln’ler var ne Lincoln’ler... Artistlere gerek yok! Oralarda ekmek parası bulamayanlar var.. O kadar parayı kendi içinizde yetişenlere verin. Bir sente muhtaç Galatasaray, bu paraları boşa harcamasın...