Paylaş
Plaf-off 'larda Galatasaray'a yaklaşmak için çaba gösteren takımlar var...
Diğer dört takım da Avrupa kupalarına katılmak için kendilerine yer arıyor...
Ankaragücü ve Manisaspor düştü...
Herkes 'Samsunspor da gider' diyordu. Ama Samsunspor belki tarihe geçecek bir Beşiktaş galibiyeti almayı başardı...
Antalya'da Bursaspor'a mağlup olunca, spor dünyası yanılmış oldu...
Şimdi kazan kaynıyor, Samsunspor, Sivas'ı kendi sahasında yenerse, beklenmeyen bir takım, Medical Park Antalyaspor lige elveda diyecek...
İsterseniz gelin geçen hafta hangi futbolcular takımlarına nasıl katkı sağlamış, hangileri istemeden de olsa zarar vermiş...
RENKLİLER:
Emre Çolak (Galatasaray): Sarı kırmızılıların bu genç oyuncusundan formayı almak artık çok zor... Bastı gaza gidiyor... Her gün futboluna, yeni arzularını ekliyor. Bu hafta takımın adeta lideri gibi sahanın her yerine ayak bastı. Bu gençte yetenek çok, kazanma duygusu, yaratıcılık, oyun okuma gibi özelliklerini geliştirerek, futbol sanatını ezberlemeye başladı. Çolak'ın geleceği bir hayli parlak.
Kamara (Eskişehirspor): Gol yıllarına nasıl süzüleceğini bilen bir yapısı var. Attığı gollerle Eskişehirspor'a galibiyeti getirmek istedi. Ama takım arkadaşları buna 'Hayır' dedi.
Caner (Fenerbahçe): Trabzonspor karşısında orta alanda hem defans anlayışı hem hücumda aralara sızmaktan yorulmadı. Dikiş makinesi gibi tıkır tıkır çalıştı. İkinci yarıda oyundan alınmasının nedeni ise, sarı kartı olmasıydı. İlk bölümde sert bir hareket yapması, Aykut Kocaman'ın kuşkulandırdı. O da Caner'i oyundan alıp, yerine Stoch'u oyuna soktu. Ne kadar haklıydı? Orası tartışılır.
Murat Yıldırım (Samsunspor): Ligin 33. haftasında en güzel golünü atan oyuncu oldu. Bunun yanı sıra takımın belki de ligde kalmasını sağladı. Beşiktaş karşısında topa öyle vurdu ki, adeta kaleye füze gönderdi. Samsunspor camiası belki de yıllarca bu golü konuşacak.
Ertuğrul (Samsunspor): Murat'ın Beşiktaş'a attığı gol ne kadar güzelse, kaleci Ertuğrul'un kurtarışları da o kadar güzeldi. Beşiktaş'ın son vuruşlarında nerede duracağını iyi bildi. Rakiplerine geçit vermedi.
Batalla (Bursaspor): Bursaspor'u son haftalarda dirilişe geçiren kim derseniz, Batalla derim. Orta alanda oyun kurması, attığı tilki gibi kurnaz pasları, bunlar da yetmiyormuş gibi kaydettiği golleri, Timsah'ı ayakta tutmasını sağladı.
Gökhan Gönül (Fenerbahçe): Sarı lacivertli futbolcu, tekrar eski günlerine döndü. Hem hücumda, hem defansta kusursuz oynayan Gökhan, bunların dışında hata yapan arkadaşlarının da zamanında yanında olması ile enerjisinin ne derece yüksek olduğunu gösterdi.
Kujoviç (Kayserispor): Attığı gol haftanın en güzel vuruşları arasında yer alıyor bana göre... Bunun dışında takımı mağlup durumdayken ayağa kaldırmayı başarması, sergilediği ekstra performansın sonucu...
Tolga (Trabzonspor): Yediği golede yapacak pek bir şeyi yoktu bordo mavili takımın kalecisinin... Sonrasında zaman önemli tehlikeleri önledi. Devamlı Trabzonspor formasını taşıyan Tolga, bugünlerde üstüne katarak ilerliyor. Kısa dönemde Milli Takım'ın değerli bir oyuncusu olacağı kesin...
Cenk (Gaziantepspor): Küskün golcü son haftalarda ayağa kalkmasını bildi. Geç de olsa önümüzdeki sezonda kendisini yenileyeceğinin sinyallerini verdi.
Oğuzhan (İstanbul BŞB): Sivas'ın tüm ataklarına göğüs gerdi. Kaçan öyle gol pozisyanları oldu ki, Sivas hücum adamları birbirlerini yediler. Artık Türkiye'de Oğuzhan gibi kaleciler, mantar gibi çıkmaya başladı. Bu durum sevindirici...
Necati (G.Saray): Antalya'dan geldikten sonra Galatasaray'ın adeta 'bombacısı' oldu. Eskiden vuramadığı topları, şimdi füze gibi kaleye gönderiyor. Bu hafta zaten, uzaktan vurup gol atan atana... Necati de bu renkli görünümde yerini almayı başardı.
RENKSİZLER:
Yobo (Fenerbahçe): İngiltere gibi liglerde oyna, merkez savunma gibi yerde affedilecek hatalar yap. Ama kendi tehlike bölgende nasıl pararel pas yapmak istersin? Hem arkadaşın Bekir'i zor duruma soktun. Hem de takımının gol yemesine sebep oldun...
Veysel (Eskişehirspor): İyi oynayan bir oyuncu kendisine gölge düşürmek istiyorsa, O'nun adı Veysel olmalı. Göz göre göre sarı kartı varken, üstüne bir tane daha görüyorsa, bu takımına ihanettir.
Eneramo (Sivasspor): Bu kadar gol pozisyonuna gir, zorları atı, kolay olanları atama... Olur mu böyle şey? Hiç bir forvet, senin girdiğin pozisyonları bulamıyor. Sen ise bulduğun fırsatları, bozuk para gibi harcıyorsun.
Ivesa (Eskişehirspor): Takım arkadaşların adeta kan-ter içinde maç kazanmak için varını yoğunu ortaya koyuyor. Sen ise bunu yapabilecekken, gerçekleştirmiyorsun. Boylu poslu bir yapın var. Kaleci olarak altı pasta kaleni zor terk ediyorsun. Alamayacağın topa boşuna çıkıyorsun. Son dakika golünü kalende görüyorsun. Ayıkla şimdi pirinci taşını... Olmuyor...
Ekigho (Samsunspor): Kaptan Murat golü atmasa, senden hesap sormazlar mıydı? Bugüne kadar attığın goller var. Ama atamadıkların onlardan daha fazla... Hele bu hafta Beşiktaş'a karşı önce boş kaleye kaçırdığın, sonra karşı karşıya pozisyonda topu kaleci Cenk'e nişanladığın fırsatlara ne demeli?
Quaresma (Beşiktaş): Oyunun başlarında Quaresma dirilişe geçti diye herkes umutluydu. Ama sonraları, rüzgar tersine döndü. Q7'yi alıp, başka yerlere götürdü. Quaresma, iyi mi, kötü mü? Beşiktaş'a yararlı mı, zararlı mı? Henüz kimse karar veremedi.
Stoch (F.Bahçe): Kıvraklığını tamamen yitirdi Slovak yıldız... Fırtına gibi esen Stoch, eskinin tam tersine kötü bir performans sergiliyor. Trabzonspor maçında sonradan oyuna girmesine rağmen oldukça etkisizdi.
Bruno (Orduspor): Galatasaray karşısında rakibin kalesinin nerede olduğunu hatırlıyor mu diye merak ediyorum. Yanlışlıkla da olsa, hiç ziyaret etme düşüncesine girmedi de...
Amrabat (Kayserispor): Quaresma'ın kopyası... Allah kendisine yetenek vermiş, kurnazlık da eklemiş. Topla haşır neşir... Ama zaman ayarı yok. Topu istediği gibi kullanıyor. Pas vermede gecikme yapınca 'küskünlüğü' oynuyor...
Paylaş