İLK bölüme baktım, G.Saray, ‘‘Rüzgarlara kapılmış kuru yaprak’’ gibiydi.
Futbol adına hiçbir şey yoktu. Sezon başından beri devamlı orta saha, orta saha diyorum. Burada hareket olmayınca oyunda da hareket olmaz. Berkant ve Ayhan kendilerine hep markaja soktu, topla alış verişleri hiç olmadı. Bu gerçekleşmeyince de hücuma top akmadı.
Tamas ve De Boer arasında mesafe iki masa kadardı. Pinto oynamayınca Pratez'in oyuna katkısı olmuyor. Hücuma kalktığı zaman arkası boş kalıyor.
Diyarbakırspor, G.Saray defansını hallaç pamuğu gibi attı. Bir tek Saffet, Tamas ve De Boer'i adeta salladı. Tamas, kendi alanında topa hamle yapacağına, rakibi buyur ediyordu. Frikik dışında bir tek şut atılmadı.
Diyarbakırspor, girdiği pozisyonları değerlendirse, ilk bölüm biraz farklı olurdu. Terim baktı, orta saha işlemiyor, hemen değişim yaptı. Ayhan ve Berkant'ı oyundan aldı. Bu kez ikinci bölümde G.Saray rakip alana girdi ve oraya sarktı. Bu sefer rüzgar da arkasındaydı.
İnişli çıkışlı
Yıllar sonra Hakan sahneye çıktı. Bitirici noktalarda sayılarını yaptı. G.Saray'ın bana göre dün oyun kalıbı hiç yoktu. Bu Olimpiyat Stadı'nda ağustos ayında bu rüzgar varsa, düşünün siz sonbaharı kışı. Herkes yandı.
G.Saray'a şaşırıyorum. Hazırlık maçları izledim, bir maç iyi oynuyor, tamam diyorsun, daha sonra yok oluyor. Bu iniş-çıkışa bir son vermek gerekir.
Diyarbakırspor taş gibi bir takım. Belki alacağı maçı verdi ama oyun olarak ortaya güzel futbol koydu. Şimdi G.Saray önümüzdeki hafta içinde Şampiyonlar Ligi için eleme turunu oynayacak. Şayet Diyarbakırspor önündeki gibi oynarsa, ne yalan söyleyeyim işi zora sokar. Ama bu G.Saray dedik ya, dünü, bugünü belli değil.
Hakem Hamza Mısır çok iyi maç yönetti. Artık el kol hareketinin affı yok. Sarı kart anında çıkıyor. Futbolcuların buna çok dikkat etmeleri gerekir, aksi takdirde başlarına çok iş açarlar.