ZİRVEDE kalmak zordur. İnsanın omuzlarına ağır bir yük biner. Sevenleriniz vardır, bir o kadar da sevmeyenleriniz..
"Bitti, tükendi, bıraksın artık" diyenler karışır koroya.. Ama eğer zirvedeyseniz, kulaklarınızı kaparsınız. Enerjinizi, bedeninizi, beyninizi kullandığınz bir alanda zirvedeyseniz, bunları başarmak güçtür. Hakan Şükür’den söz ediyorum elbette. Hem büyük futbolcu, hem de "Adam"dan. Onca eleştiriye, baskıya rağmen mütevazı yapısında en küçük bir değişikliği kabul etmeyen, hep zirvede olan ve zirvede kalan Hakan Şükür’den. Hakan Şükür artık bir efsanedir. Kırık parmağıyla sahaya çıkan, gol atan, gol attıran, arkadaşlarını rahatlatan bir efsane.
Tribünler doldu
Polat hafta içinde tüm G.Saraylıları tribüne çağırdı. G.Saraylı da bu çağrıya uydu tribünleri doldurdu. Sahneye çıkan sanatçılarını yalnız bırakmadı. Bu güzel..
G.Saray, Fenerbahçe’nin yenilgisi sonrası oyuna tedirgin başladı. "Aman bir an önce neticeye gidelim" telaşı bu tedirginlikle karışınca hatalar birbirini kovaladı. Bu kötüydü. Ama Hasan Şaş’ın enerjisi rakiple ve topla direnişi G.Saray’ı bir anda ayağa kaldırdı.
Hasan’dan istenilen buydu, o da bunu başardı. Necati her geçen gün düşüş içinde. Hücumda arkadaşları onu besliyor ama o kendi hünerini göstermeyi tercih edince ortaya saçma sapan bir şey çıkıyor.
Zevkli bir maçtı. Bir bakıma G.Saray iyi kurtuldu. Kurtar takımını korkusuzca oynatıp hücumu düşündü, "Yerseniz bile atacaksınız" demişti talebelerine. Onlar da onu yaptı. Bravo Rize’ye. Maçın hakemi Tolga Özkalfa iyi maç yönetti. Ama bir yerde dalgınlığa düştü. Hakan Şükür ilk golü attıktan sonra sevincini paylaşmak için Ümit Karan’a koştu. Özkalfa bu sırada oyunu başlatmıştı. Hakem daldı gitti ama yardımcısı uyumadı. Özkalfa’ya sahneyi anlattı, Hakan da sarı kartı gördü.
Bu hafta F.Bahçe’nin sürpriz yenilgisi ile bitti. G.Saray kazandı ve koltuğa oturdu. Ligin ve dananın kuyruğu bu hafta Kadıköy’de kopacak.