BU nasıl futbol anlayamadım. Bir takım oyununda, bölgeler; defans, orta saha ve hücum diye üçe ayrılır. G.Saray defansı kendi alanında çakılı. Mecbur kalmadıkça ileriye bir adım bile atamıyor. Sahanın merkezinde ise İnamoto ve Okan var.
Bu iki oyuncu defansın içine giriyor, topu geriden alıp oyun kurmaya uğraşıyorlar. Bir oraya, bir buraya gidiyorlar. Bu ikilinin önünde oynayan İliç’in ise kafası karmakarışık. Kim bilir o sırada neler düşünüyor?
Birinci bölümde iki tane gol pozisyonuna giriyor. Kaleye yollayacağına, deyim yerindeyse dağlara taşlara vuruyor. Kayserisporlu Mendez, Ümit Karan’a sakız gibi yapışmış, adım attırmıyor. Arda ise taç çizgisine sıkışmış, gelecek topu bekliyor. Ancak, ne gelen var, ne de giden...
Kayserispor ise hücumda çoğalıp, İlhan ve Gökhan’la gol bulmaya çalışıyor, Ragıp’ın da vereceği destekle G.Saray’ın bir anlık hatasından yararlanmayı bekliyordu.
Başrol oyuncuları
İkinci bölüm başlarken G.Saray’dan daha farklı bir futbol ve goller bekliyorduk. Ancak, cesaret edip futbolun tüm güzellikleriin ortaya koyan konuk ekip Kayserispor oluyordu. Kayserispor’dan gelen giden herkes G.Saray kalesine şut atıyordu.
İşte bu kritik anlarda ortaya Mondragon gerçeği çıkıyordu. Kayserispor tam "gol attım" derken Mondi’nin inanılmaz kurtarışları karşısında şaşkına dönüyordu. Herkes "Yahu bu top çıkar mı?" diye Mondi’ye bakakalıyordu. Bir pozisyon var ki, Mondi önce İlhan’a sonra da Toledo’ya "Hayır, beni geçemezsiniz" dercesine harika kurtarışlar yapıyordu.
İşte G.Saray "eyvah" deyip paniğe kapılacakken kaleye neredeyse yılda bir şut çeken Stijepan Tomas öyle bir vuruş yaptı ki, herkesin ağzı açık kaldı. Maçın diğer kahramanı Mondi bile kalesinden çıkıp diğer başrol oyuncusunu tebrik etti. İşte dün G.Saray’ı kurtaran Tomas ve Mondragon oluyordu. Son bir parantez açıyorum. Kayseri kaybetse de G.Saray’a kök söktürdü. Bu takım pes etmek nedir bilmiyor? Aslında dün gece tebriği hak eden Ertuğrul Sağlam ve oyuncuları oluyordu.