NEFİS bir futbol anlayışı. Dörtlü defansın önünde beşli orta alan. Hepsi de görevini tam anlamıyla yapıyor.
Orta alanda Ayhan, Totti'ye nefes aldırmıyor, nereye giderse yanında oluyor. Ayhan ayrıca oyunu okuyor, elinden geleni yapıyordu. Berkant sağ kanatta, Perez'in hücuma gidiş-dönüş biletiyle meşgul oluyordu. Cafu ve Zabine, Hasan'ı adeta kum torbasına çevirdi. Gelen vuruyor, giden vuruyordu.
Oyun kalıbından bir saniye şaşmayan G.Saray'ı tebrik etmekten mutluluk duyuyorum. Çünkü dersini hakikatten iyi çalışmıştı. Aslında burda bir teknik adam savaşı da vardı. Hangisi tilkiydi? Kim kurnazdı? Zayıf halka neresiydi? İşte Lucescu, tilkiliğini gösterdi, maçtan önce yaptığı konuşmalarında cesareti herkese aşıladı. Bana göre Capello'yu yendi. Bu sonuç Lucescu'nun zaferiydi.
CESARET FARKI
Tek santforlu sistemle defans anlayışı hiçbir zaman yoktur. Ümit tek başınaydı ama zaman zaman araya Ayhan, Fleurquin, Hasan giriyordu. Tüm bu kurgu içinde Ümit çoğunlukla tek başına savaştı. Onu tebrik etmek gerekir.
Her şey istediğimiz gibi gidiyordu. Ama ikinci bölümde, bir gaflet, alınacak 3 puanı bir anda 1 puana düşürdü. Victoria'nın ufacık bir hatası golle sonuçlandı. Ama Lucescu'ya kızmamak lazım. Eldeki malzeme de o mevkiye koyacak başka kimse yoktu. Devam etmek zorundaydı. Emre Aşık ve Bülent'i de mücadelelerinden ve savaşlarından dolayı kutlamak lazım. Sahtekar Totti ve Batistuta'ya nefes aldırmadılar.
Beşiktaş maçından sonra yazımda ben G.Saray'a güveniyorum, muhakkak puan alacak demiştim. Çünkü, cesurların yaşamaya hakları vardır. Eskiden topa gelene vurur gidene vururduk. Ama şimdi G.Saray öyle tıkır tıkır oynuyor ki. Demek ki cesurlar her zaman hedeflerine ulaşırlar. Ben guruluyum, sevinçliyim. Ama biraz da buruğum. Yanarım, yanarım gol atamayacak olan Roma'nın ufak hatadan yararlanıp attığı golden aldığı puana. Fakat G.Saray'ın Barcelona'yı devirip çeyrek final biletini de alacağına yürekten inanıyorum.