SKİBBE’yle yaptığım röportajda, kendisine şöyle bir soru sormuştum; Siz bu takımın orkestra şefisiniz. Sizi faaliyete götürecek enstrümanlarınız yeterli mi?
"Hiç merak etmeyin kısa zaman içinde bu ekip, bizi sevenlere resital verecek" yanıtını vermişti. Günler, haftalar geçti. Beklenen olay hala gerçekleşmedi. Üstelik resital sunulacak en önemli sınav da Steaua önünde Şampiyonlar Ligi vizesi almaktı. Skibbe dahil tüm saz ekibi sınıfta kaldı.
Hatta, birçok yıldızı olmasına rağmen... Bir de takımda lider vasıflarına sahip olduğunu zanneden bir vardı; o da Lincoln’dü. Nedir senin derdin kardeşim? Brezilyalı, Mevlam misali çıkıyor sahaya, "nasıl oynarsam oynayayım" diyor. Ne sorumluluğu, ne ağırlığı var. Sözün özü, hiçbir şey yok.
Eğer kendini "lider" görüyorsan, böyle maçlarda çıkıp liderliğini konuşturacaksın.
Eski tas eski hamam
Aslında Galatasaray, Steaua karşısında oyuna iyi başlamıştı. Oyunun kontrolünü ele geçirmek için istekliydi. "İşler iyi gidecek" diye düşünürken, birden direğe takıldık. Ah o direk yok mu?.. Hani, Kewell’ın vurduğu ve korkulağa çarpar gibi geri dönen o top... Bu durum üzerine ben dahil birçok kişi tur için umutlanmıştık. Ama ne yazık ki olmadı. İşte o andan sonra da işler ters döndü. Galatasaray’ın dirilişe geçeceği anda Steaua Bükreş oyunu forse etmeye başladı. Gerçi onların da bir topu direkten döndü. Ama bu durum onları ateşledi.
İki takımı izlediğim iki maç sonrası teraziye koyduğumda, aralarında çok fark olduğunu gördüm. Birincisi, Steaua Bükreş makine gibi işliyor, modern futbolun bütün felsefelerini yerine getiriyor. Bir kapanıyor, bir açılıyor. Akardion misali. Galatasaray ise eski tas eski hamam havasında. Karşımızda modern futbolun gerektirdiklerinin hiçbirini yapamayan Galatasaray var. Ne bir önlem alma var ne de başka bir şey.
Hakem hiç affetmedi
Sen bu mantaliteyle böyle bir takımı nasıl açarsın kardeşim? Şampiyonlar Ligi ön elemeleri kuralarında Steaua Bükreş çıktığı zaman adeta bayram etmiştik. "Tam bize göre, bu takımı eleriz" diye söylenmiştik. Meğerse hayal kurmuşuz. Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nden elenmesi zarar mı zarar. Gelecek paralar havaya uçtu.
Servet diye sağlam bir adamımız var dedik, ama rakip hücum elemanları arkasına öyle bir sarkıyor ki, yakala yakalayabiliyorsan. Tobias Linderoth, ise aylarca topa dokunmadı. 90 dakikayı çıkaracak gücü yok. Ama Skibbe onu ilk 11’de sağbekte sahaya sürdü. Gerçi maçın ilk bölümünde biraz iyiydi, ikinci devrede ise silikti.
Maçın hakemine gelince... İtalyan hakemin hiç affı yoktu. Ne el hareketlerine ne de itirazlara aman vermeyerek anında sarı kartı yapıştı. İstanbul’da 2-2 biten maç sonrası yazımın başlığı "elveda" idi.