KUŞLARIN kanatsız uçtuğunu gördünüz mü? Tabii ki, uçmazlar. Futbol oyunu ile kuşların kanatları arasındaki bağlantıyı açıklamak için G.Saray örneğini verebiliriz.
G.Saray'ın öyle güzel iki kanadı vardı ki, uçmaması için hiçbir sebep yoktu. Sağ kanadında Ribery ve Cihan, sol kanadında Ayhan ve Orhan... Öylesine sistemli kanat çırpıyorlardı ki, imrenmemek elde değil. Bir o kanat, bir bu kanat derken, İstanbulspor ne yapacağını şaşırdı. Zaten böyle kapalı oynayan takımları ancak bu şekilde açabilirsin ve havalanabilirsin. G.Saray da zaten bunu yaptı.
Ayhan futboluna her geçen gün bir şeyler katıyor. "Artık o sol kanat bana ait" diyor. Arkasından da onu destekleyen bir Orhan vardı ki, kusursuzdu. Cimbom'un sağ kanadındaki Ribery bildiğiniz gibi yine fırtınaydı. Cihan da rahatlamıştı, ona destek oluyordu.
Yanında oynayan yaşıyor
G.Saray'da Hakan Şükür'ün yanında oynayan yaşıyor desek yeridir. Çünkü, rakip takımın gözü kulağı Hakan Şükür'de. Onu takip edeyim derken, yanındaki çıkıyor sahneye ve golleri sıralıyor. Yani G.Saray'da Hakan'ın yanında kuru fasulye yoksa, taze fasulye var. Necati yok, Hasan Kabze var. Ben, antrenör Metin Yıldız'ı tebrik ediyorum. Sezon başında Çanakkale Dardanel'in maçlarını izledi. En sonunda Hasan Kabze'yi G.Saray'a kazandırdı.
En kritik anlar oyunun başıydı. Mondragon'un rakibi ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda topu çelmesi G.Saray'ı ateşledi, uyuyan Aslan'ı harekete geçirdi. Ergün'ün de yönetmenliği devam etti, sağa-sola bitirici paslar attı. G.Saray'ın zaten defansını geçmek zordu İstanbulspor açısından. Çünkü defansında Tomas ve Song, kalesinde de Mondi vardı. İstanbulspor için söylenecek fazla birşey yok. Çünkü güçleri ancak bu kadar.
Olimpiyat Stadı'nın üst tarafında merdivenler doluydu. Havanın soğuk olmasından mıdır bilimez, taraftarlar birbirine adeta yapışmıştı.
Hakem Selçuk Dereli için zor bir maç değildi. Gayet kolay bir maç yönetti. UEFA gözlemcisinden bana göre tam not aldı.