Göztepe, G.Saray'ı resmen tezgaha getirdi. Nasıl getirmesin. G.Saraylı futbolcular kafalarına göre takılıyor. Herbiri, topa sevgilisi gibi sarılıyor, yalnız onu düşünüyor.
Hasan Şaş, kalabalığın arasına giriyor, başlıyor topla muhabbete. Bir an olsun ondan ayrılmıyor. Ayhan, iki pası birarada yapamıyor. Arif, ‘‘Her top benim’’ diyor. Niculescu, Göztepe defansının arasında çakılıp duruyor. Berkant'ın, nereye koştuğu, ne yapmak istediği belli olmuyor.
Kısacası, G.Saraylı futbolcuların hemen hemen hepsi ‘‘Oyun kalıbı da ne? Ben oyun planı falan anlamam kafama göre takılırım’’ diyordu.
Futbolcular böyle diyordu da, oyun böyle sürerken Lucescu kenarda ne yapıyordu? Bir teknik adam hiç onları ‘‘Yahu, siz ne yapıyorsunuz? Oynadığınız oyunu beğeniyor musunuz? Her biriniz ayrı telden çalıyorsunuz’’ diye ikaz etmez mi? Hayret ki, hayret...
ŞAMPİYONLUK MU?..
Hasan iki tane pozisyon yakalıyor, ‘‘Ben zoru yaparım’’ diyor, topu auta gönderiyor. G.Saray bu mu? İsteyen istediği yerde oynuyor. Lucescu da kenardan yalnızca izliyor. Alan gidiyor, nereye gittikleri de belli değil. Sanki karşısındaki mahalle takımı. Göztepe, G.Saray'ın sol kanadını felç ediyor. Göksel oradan bir motor gibi gidiyor, yetişene aşk olsun. G.Saray dün oynadığı bu futbolla ‘‘Ben şampiyon olacağım’’ diyorsa, çok ama çoook düşünmesi lazım.
Saha nefis. Taraftarın da var. Ama futbol adına ‘‘Ya şu hareket güzel. Öyle bir pozisyon yarattık ki, olmadı’’ demek ne mümkün. G.Saray'ın önünde daha çok deplasmanı var. Sen bu en kolay deplasmanda işi bitiremiyorsan, vay haline. Önümüzdeki haftalarda daha nelerle karşılaşacaksın.
Göztepe kalecisi Bora ilk kez oynuyordu. Adam eline top geldikçe şahlandı. Çünkü öyle ahım şahım bir atak yapamayan G.Saray karşısında bu kaleci en rahat maçını çıkardı. Bora belki de diyordur ki: ‘‘Keşke hep G.Saray'a karşı oynasam.’’ Göztepe'yi savaştığı, G.Saray'a futbol oynatmadığı için tebrik ederim.