HAFTALARDIR yazıyorum. Orta sahanın beyni Ergün diye. Oyunda öyle bir ritm ayarlıyor ki, takım nefes alsın diye soğukkanlı bir şekilde topa basıyor. Bir bakıyorsun oyunu hareketlendiriyor.Hagi’nin aklı başına geldi, artık Ergün’ü yerinde oynatıyor.
Galatasaray, ilk bölümde defansın açıklarını buldu. Derin toplarla Gaziantep’in defansını dalgalandırdı ve işi bitirdi. G.Antep’in öyle bir kalecisi var ki, evlere şenlik. Türkiye’de buna benzer bin tane kaleci var. Kalecilik yerine sadece saçlarını toplamış o kadar.
İkinci bölümde G.Antep rizikoya girecekti ve girdi de. Ama Galatasaray, topa bassa, 3-5 pas yapsa eksilen defansın arkasına ilk bölümdeki gibi uzun toplar atsa, daha rahat eder, daha sakin oynardı. El Taib öyle bir vole atıyor ki, topa değil, göz göre göre Orhan’ın sağ ayağına doğru. Ama hakem sarı kartla geçiştiriyor. Ardından el kol hareketi yapıp, ‘Ben ne yaptım’ diyor. Hakem yine duruyor. Allah muhafaza o tekme ayağa gelse, ayak gitti.
Piyango gibi
Ayhan, birinci bölümde çok koştu. İkinci yarıda da aynı tempodaydı, ancak isabetli paslar atamayınca kendini oyundan düşürdü. Hakan Şükür, yine dinlenmede. Rakip savunmayı bozuyor ama gol atamayınca oyuna küsüyor.
G.Saray, puanları toplamaya devam ediyor. Bu bir yarış. Ama öyle oyna, ama böyle. Maç bitiminde önemli olan puan cetvelindeki durum. Fenerbahçe’nin ensesinde yürüyor. Genç Hasan Kabze az da oynasa attığı golle artık Galatasaray formasını giydi. Bu onun için bir piyangodur. Bakalım önümüzdeki haftalar ne gösterecek.
Hakan Yakın az bir süre aldı ve kendini fazla gösteremedi. Mondragon’un büyük takımın büyük kalecisi olduğu ortada. Başta da söylediğim gibi geçen haftalarda olduğu gibi aynı düzeyde oynayan Ergün’ün oynadığı disiplinli futbolu, gençler bir ders olarak izlesinler.
NOT: Bu ülkeye kar, yağmur yağmasın mı.. İstanbul’da bir yerden diğerine adım atmak tam 2 saat.. Yolculuk değil sanki sinir savaşı.. Biraz daha temkinli davranmasak, maça yetişmek mümkün değildi.