HAKEM hakkında yazmayı fazla sevmem. Ama bugün yazmak istedim. Böyle bir hakem, adamı çileden çıkartır.
Ümit Karan gidiyor, oksijensiz çalışıyor, topla mücadele ediyor, rakiple mücadele ediyor. Ve her türlü darbeye maruz kalıyor. Mustafa Çulcu, ‘‘Bir şey yok’’ diyor, devam ettiriyor. Olmayacak yerlerde faul çalıyor, abuk subuk işler yapıyor.
Doğru dürüst bir kararı yok. Her şeyi ters. Oysa sahada öylesine güzel bir futbol oynanıyordu ki... Dün G.Saray'ı ilk defa gerçekten beğendim. Defansta görev yapan Vedat, Emre, Bülent, Hakan sabitleşmiş, onların önünde Berkant ve Cihan maestro görevi yapıyorlar. Hücumda ise G.Saray cesur oynayıp, Pinto, Arif, Ümit Karan, Hasan'la gol arıyor. Bu arada Berkant'tan bahsetmek gerekir... Bu futbolcunun her yerde oynama kabiliyeti var. Yeter ki istesin. Berkant'ta istedi ve oldu. İlk defa orta sahanın göbeğinde oynayan Berkant anahtar görevi yaptı. Her topa koştu.
Cesaret işi
G.Saray baktı olmuyor, yine hücuma takviye yapmaya başladı. Oyuna Christian'ı soktu. Hasan neden çıktı anlayamadım. Onun da anladığını sanmıyorum. G.Saray dün son dakikaya kadar hep golü aradı. Onu da buldu. Çünkü bu iş cesaret isterdi. ‘‘Ya herro, ya merro’’ diyordu G.Saray.
Antep zaten tükenmişti. Gelene vuruyor, gidene vuruyordu. G.Saray ise, ‘‘Oyunu bırakmam’’ diyordu. Hele Arif'in bir golü var ki, o soğuk havada bizi ısıttı. Tebrik etmek lazım Arif'i. Öyle bir vurdu ki, bazuka gibiydi. Öyle sert vurdu ki, kale direğinde çatlak oluşmuştur mutlaka.
Uzun zamandır G.Saray'ın böyle inanarak maç kazandığını ilk defa gördüm. Bunun da semeresini gördüler. İnançları, hırslarından belliydi. Ümit Karan bile hem hücumda oynuyor, hem defansa gelip top kazanmaya çalışıyordu.
G.Saray'da bütün futbolcular görevini tam anlamıyla yaptı. Kazanmak istediler, kazandılar da.