Hey gidi günler heyyy

Futbol, futbolcu dayanışmaları, nereden nereye geldi...

Haberin Devamı

Taraftarlar, karaborsacılar, sevgi, saygı hak getire...

Maç biletleri ailece bir restorant fiyatının üstünde, artık tavan yaptı. Bırakın takım arkadaşlığını, karşı takım futbolcularla bile düşman gibi. Gelelim yılın ikinci derbisine...

Bugüne kadar, ne Fenerbahçe, Galatasaray maç önceleri gördüm... Galatasaray'ın  eski futbolcularından, Rahmetli Kamil Altan'ın Şişli'de bir Cafe'si vardı. Burada Fenerbahçeli, Galatasaraylı az da olsa Beşiktaşlı
futbolcular bir aradaydı.

Maç önceleri bir arada gır gır maç sohbetleri, yahut sevgili muhabbetleri yapılırdı. Kimler vardı kimler. Tam bir bir milli takım karması gibi, Selçuk Yula, Erdoğan Arıca, Arif Kocabıyık, Abdülkerim, B. Metin, Fatih Terim, Mustafa Denizli, Ayhan Akbin, Sinan, Beşiktaş'tan kaptan Necdet, Sinan Engin, Kaleci Yaşar, Ahmet Ceyhan(Çaycı Ahmet), Fenerbahçe Kaptanı Onur Kayador...

Haberin Devamı

Ve daha unutmuş olabiliceğim niceleri. Bu futbol ordusuna Fenerbahçeli olan İbrahim Tatlıses ve Vahdet Vural isimli şöhretlerde eklenmişti. Bir gün Fenerbahçe Galatasaray maçı oynanacak. Fatih Terim, Onur Kayador'a  bu maç için fal baktı.

"Onur kardeş, senin yer bir hayli kabarık, aman aman neler görüyorum, direğe doğru Füze gibi bir cisim gidiyor. Vay vay vay, falın çok çok karışık, kardeş artık devamını getirirsem sen düşer bayılırsın" Onur, donmuş kalmıştı. Ağızından "Bu fal yanlış, yoksa düşer bayılırım" dedi ve Fatih Terim, Adana usulü "Baboş benim fallarım boş geçme, ama moralin bozulmasın, hadi bana eyvallah"

Cafe'nin önüne çıktı, Mustafa Denizli ve Fatih Terim, Onur'un o rengini görünce gülmekden adeta yıkıldılar. İbrahim Tatlıses bilardo hastasıydı, böyle büyük maçlar öncesinde ortaya bir iddia atar ve beklerdi. Galatasaray' oyuncularına;

"Siz bizi yenin ertesi gün Gazino'da tüm masraflar benden, kazanırsak ne isteyeceğiö ise süpriz" der, kaleci Yaşar, Abdülkerim kendisini destekleyenlerin başında gelirdi. Bütün bu renkler, maçlara üç gün  kala yine sohbet ederlerdi," Bir gün Arif geldi " Hocamız, Stankoviç biraz dertli, ne olduğunu anlamadım" tercümanı hemen, "para yok, kamp" yok diyor.

Haberin Devamı

"Biz zaten hergün kamptayız çok önemli değil"  diyerek hocamızı rahatlattım. Maç sonraları galip gelenler, mağlup olanlar tekrar bir arada biraz sohbet, biraz şakalar, pozisyon analizleri derken akşam olur. Ertesi gün izinli olduklarından dolayı gazetede gece kulüp ilanlarına bakarlar, hangi tanıdığımz sanatçı zor durumda, ona hep beraber moral verelim diyerek gidilirdi"

O zamanlarda  şimdi Lig Tv bulunan Ömer Güvenç de ben de tatlı haberleri, mizah duygulu yazdığımızda hem müdürler, mutlu , futbolcular da...

Çok iyi bir haber olursa kendisinden "okey" alınır, yaz veya yazma dediğinde orada kalırdı. Maçlarda böylesine yaygın bir karaborsacılık, pet şişe, çakmak, ayakkabı, kemer gibi Mahmutpaşa usulü değildi... O zamanlar bu kadar yönetici konuşmaz, başkanlar arasında tatlı sohbetler olurdu. Kimse kendi takımını  fazla 'gazlamaz' güldürücü sözler kullanırdı.

Haberin Devamı

Aslında okuyucular, tuttukları takımın önce futbolcularının son durumlarını bilmek ister,  biraz da iyi bir söz ederse, okuyucu rahatlar güvendiği için bir adım önde olduğunu hatırılar  kendisini mutlu hisseder, arkdaşına havalı bir şekilde  bak gördün mü Ahmet iyi miş der, sevinirlerdi. Şimdi  ropotajlar kalktı, eskiden para verilir futbolcuların hepsinin kullanacağı kutuya atılır pay edilirdi, şimdi öyle bir şey yok.

Tribünlerde o zamanlar bahis de yoktu. Maç önceleri eğlence ve birazda heyacan olsun, zaman geçsin diyerek"  Önce taç atışını kim kullanacak, ilk korneri, ilk golü kaç numara atacak" gibi aldım verdim muhabeti vardı. Sahaya ne pet şise, ne bozuk para, ne çakmak, ne saat atılırdı, küfür de yoktu. Hakeme de bilnen cümleler kullanırdı.

Haberin Devamı

Şimdi cezalı olan takımın sahasında kadınlara maç izlettiriliyor. Aman aman  onlar erkekleri bile geçmeye başladı. İnanın şimdi sosyete mekanlarında birbirlerini görseler bile yalancıktan selamlaiırlar. Bir de milli takımlarda bir araya gelirler.

Sahaya çıkıyorlar biraz el sıkışmalar hoşgörüsüz öpmeler, sonrasında saha içini ise hiç sormayın.Şampiyon bir takım olacak iki kişiye böyle bir ünvan verilmeyecek.

Aslında önemli olan Avrupa kupalarını kovalamak,  gelir elde etmek, dünyayaya açılmak, Avrupa'da söz sahibi olmak, oralarda bir günlük değil, devamlık sağlamaya çalışalım.Şimdi ki heyecanlar biraz farklı,  "Bilet var mı,  kim yener" Aslında yukardaki sözlerim çok az , hemde ne az, ama fazla yazı da okunmaz olduğundan buraya kadar.

İlhan Söyler, doğru söyler...

 

Yazarın Tüm Yazıları