İŞTE derbi... Uzun zamandır büyük maçlarda futbol zevki alamıyorduk. Ama dün akşam bir basketbol oyunu gibi hızlı oynanan, bir o kamlaye, bir diğer kaleye giden topları gördük ve tat aldık.
Şöyle bakarsak, Galatasaray cephesinde pozisyon: VAR. Kanat atakları: VAR. Defans hava toplarında: YOK. Orta saha, hücum bölgelerinde: Bir yere kadar VAR. Sonra: Takıntı VAR.
Galatasaray defansı maşallah selvi boylu. Ama Beşiktaş’ın gollerine bakın, İbrahim Toraman selvi boylu değil ama zaman ayarlamasını iyi yaptı, 2 kenar topunu da gol yaptı. Yalçın tecrübesiz olduğu için zamanlamasını yapamadı.
Galatasaray iki kere mağlup duruma düştü. Ama enerjisi olduğu için ikinci bölümde rakip alana rahatlıkla yerleşti. İlk bölümde tıkalı olan hücum teşebbüsleri, ikinci bölümde açıldı. Yerden top oynayıp, verkaçlarla Beşiktaş defansının arkasına sarkmayı bildi.
Beşiktaş defansa yerleşip, hücum edemeyince Galatasaray bastıkça bastı. Galatasaray’da saldırdıkça saldırdı. Bana göre Saidou’nun, İlic’in, Sabri’nin, Orhan’ın, Cihan’ın kazanma duyguları başrollerdeydi. Galatasaray maça çıkmadan önce ürkmüştü defansından. Bu maç öncesi belliydi. Onun ıstırabını da çekti.
Kilit orta saha
Orta sahada Saidou ile İlic’in ve kanatlarda oynayan Ayhan ile Sabri’nin içeriye girip, oyunu daraltması sonucu Galatasaray, ilk kez orta sahanın hakimi oldu.
Böyle güzel bir maçı, güzel yöneten Hakem Çakır’ı da tebrik etmek lazım. Bir-iki avantaj pozisyonunu es geçti. Bu güzel oyunun temposunda büyük katkıları vardı. Bir de hayretle gördüğüm şey vardı. Gerets ile Tigana her poziyonda 4. hakeme yüklendi. Sanki Hakem Cüneyt Çakır’ın verdiği kararları 4. hakem değiştirebilirmiş gibi.
Derbi güzeldi, futbol güzeldi, kazanan da güzeldi, kaybeden de.