GALATASARAY'a bakıyorum. ‘‘Bu maçı alır düzlüğe çıkar diyorum’’ Oyuna bakıyorum, orta alanda benzin bitmiş.
Devamlı akaryakıt bulmak için hücuma pompa yapmaya çalışıyor. Bu pompalar az geliyor. Çünkü rakip Brugge, bu pompalara dayanıklı ve fizik gücü sağlam. Defansını dörtlü kurmuş, ortayı da sağlama almış ‘‘Hayır. Ben geçit vermem’’ diyor. Çünkü Galatasaray'ın orta sahadaki makinesinde arızalar var. Tutukluk yapıp duruyor. Dişliler çalışmıyor. Gemiye yön veremiyor. Suat, Batista, Felipe sanki rakibin orta sahasına hapis olmuş. Hava alacak durumları yok. Yalnız Felipe'nin 2 pasını Ümit Karan kullanamıyor. Başka da birşey yok.
Brugge set kurmuş ‘‘sıkıysa geçin’’ diyor. Geçemiyordu Galatasaray. 2 pası bir arada zor yapıyordu. Brugge'mü Galatasaray'ı iyi okumuş, yoksa Galatasaray, Burgge'ümü merak ediyordum. Öyle disiplinli oynuyorlardı ki kritik hata yapmıyorlardı. Her tarafı parsellemişlerdi. Şöyle bakıyorum ‘‘meydan benim’’ diyorlardı. Hem Mondragon'a, hem de Brugge kalecisine bakıyorum. Neredeyse nargile içmedikleri kaldı. ‘‘Ohhh ohhh’’ deyip bir de sigara tüttüreceklerdi. İşte böyle bir şey.
GERİLİM NİYE
Bu skor kimin işine yaradı? Tabii ki, bizim değil. Brugge'nin işine yaradı. Hiçbir makine çalışmadıktan sonra, gemiyi nasıl hareket ettirirsin? Brugge, Galatasaray'ı öyle bekliyordu, dalga dalga gelecek, beni rahatsız edecek, sallayacak, işimi bitirecek diye tedbirini almışıtı ve düşüncesini iyi uyguladı. Galatasaray, şimdilik Brugge'ün bir adım önünde. Ama Lokomotiv Moskova maçından sonra bu gerilim niye? Çözmek istiyorum çözemiyorum. Neden çözemiyorum. Galatasaray'ın iyi oynadığını söylemek için kendi kendime not arıyorum bulamıyorum. Hiçbir teşebbüsü yok. Beni tedirgin düşüncelere sevkediyor. Çünkü ortada futbol adına birşey yok. Her şey arızalı. Bu arızaları gidermek Terim'in görevi. Fatih Terim'in bunu yapacağını sanıyor ve Galatasaray'ın bu gruptan ikinci olarak çıkmasını bekliyorum.