GALATASARAY taraftarlarına hayret ediyor... Bu taraftar güngörmüş bir taraftar grubu. Avrupa’lara gitmiş, yabancı rakiplerin tezahüratlarını görmüş gelmiş. Kendilerine o seyircileri hiç örnek almadılar mı?
Maç başladı, uzun müddet federasyona, arkasından diğer takımların başkanlarına sürekli kötü tezahürat. Sen binbir zahmetle stada gelmişsin, orada topu topu iki saat geçireceksin. Sadece futbolcuları alkışlasan, onlara güzel sözlü tezahürat yapsan olmaz mı? Olmaz herhalde. Kaldı ki, futbolcu da bir yerde sanatçı gibidir. Onların işi sahada şov yapmaktır. Sen onları alkışla ki, onlar da sana şov yapsın. Ama bizde olmaz.
Mersin haddini bildi
Mersin İdmanyurdu’nun kapasitesi belli. Buna rağmen Galatasaray ilk 45 dakikada futbol adına bir şey sergileyemedi. Bir tek sağdan soldan atılan serseri toplar ortalığı karıştırdı, başka da bir şey olmadı. Mersin haddini bildi. Bir yere kadar dayanma gücü vardı, onu da bir noktadan sonra yitirdi.
Dün Galatasaray’ın ilk iki golünün hazırlayıcısı İliç’ti. İlkinde Necati ile verkaç yaptı, ikincisinde Uğur’un koşu yoluna nefis bir top attı.
Mondragon en rahat gününü yaşadı. Allah’tan hava soğuk değildi, yoksa kalede donup kalırdı. Çünkü hiç rahatsız edilmedi. Bir tek Ferdi ile gol arama düşüncesindeydi Mersin. Daha fazla açılsaydı, erkenden başına iş açardı.
Bu neticeye rağmen Galatasaray’ın oyunu beni hiç tatmin etmedi. Galatasaray’da iki üç haftadır bir düşüş var. Maça asılmak, oyun kalıbına uymak, verkaçlar, kazanma duygusu ve şut atma düşüncesi kaybolmuş gözüküyor. Bunun nedeni de işi tam anlamıyla ciddiye almamaktan kaynaklanıyor.
Dün beni en çok sevindiren olay, Uğur ve Özgürcan’ın attıkları gollerde Eric Gerets’in yerinde duramaması ve onları sevgiyle kucaklamasıydı.