G.SARAY’DA markaj zenginliği vardı. Mehmet Topal ve Barış F.Bahçe orta sahasını enerjileriyle hareketlendirip, rakiplerini adım adım takip ettiler.
Hakan Şükür ile birlikte ileride oynayan Ümit Karan’ı da orta alana çeken Kalli sayesinde oyunun ilk yarım saatinde G.Saray’ın felsefesi sahaya kelimenin tam anlamıyla, "Cuk" oturdu. Ve bu oyunun ardından G.Saray müthiş enerjisiyle golü buldu. İlk yarı boyunca da çok etkili geldi. Sahanın her yanına koşuyor pres yapıyorlardı. Açıkcası bir ara düşünmeye başladım;
- Bu enerji ile devam ederlerse ikinci yarının ortalarında oyundan düşerler. Tam bunları düşünürken, F.Bahçe 10 kişi kaldı. Önce gol ardından da Lugano’nun kırmızı kartı G.Saray’ı gevşetmeye başladı.
Ve bu gevşeklik ikinci yarıda kendini gösterdi. Sağ kanatta oynayan Gökhan Gönül’ü unuttular. Arda, Gökhan’ı engelleyemiyordu. Volkan da bu genci kaçırmaya başlayınca kötü sinyaller gelmeye başladı ve Gökhan ikinci yarıda yapacağını yaptı, golü attı.
Çirkin derbi
10 kişi kalan Fenerbahçe, "Bu beraberlik gölüyle ben maçı bitiririm" dedi ve tecrübeli oyuncularıyla dakikaları harcamaya başladı. Tur F.Bahçe’ye gidiyor derken, sahanın en iyisi olan Gökhan Gönül’e kırımız kart çıktı. Bu kart bana göre yanlıştı.
Kırmızıyla birlikte F.Bahçe 1 kişi daha eksilmiş, 9 kişi kalmıştı. Ama G.Saray yine de etkili gelemiyordu. "Artık bu işi F.Bahçe bitirdi" derken ortaya Ümit Karan çıktı ve Galatasaray’ın turunu hazırladı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu. Saha karıştı.
Lincoln herkesin önünde el hareketi yaptı Volkan’a. Volkan gibi efendi bir futbolcuda ona tekmeyi bastı. İkisinin de yaptıkları yanlıştı. Sahanın içinde gördüklerim hiç de hoş değildi. Son yılların en çirkin derbisini izledim. Bunda maçın hakemi Cüneyt Çakır’ın da payı vardı kuşkusuz. Evet, sahanın her yanına koştu, oyunu yakından takip etmeye çalıştı. Ama hata üstüne hata yaptı. Örneğin ilk yarının sonunda Hakan gole giderken oyunu bitirdi. Düdüğü çok sık çalıp oyunu durdurdu. Ve oyuncuların oyundan kopup birbirleriyle sataşmalarına yol açtı.