ÜNLÜ bestekar Avni Anıl’ın güzel dizeleri var; ‘Bir ateşim yanarım, külüm yok, dumanım yok...’
Bu sözler ne güzel anlatıyor hayatımızı. Galatasaray’ı da öyle... 3 gün önce methiyeler yazdık. ‘G.Saray iyi yolda’ dedik. Bu sözlerdeki gibi futbol yok. Yok oğlu yok. Kendi sahanda oynuyorsun... Kendi evindesin... Galibiyete ihtiyacın var. Ama hababam dubabam... Bir teknik direktörün, ‘Benim kariyerim belli’ diyerek, bir maça bağlı kalmaması gerekir. Sen böyle maçlarda oyunu çözeceksin. Galip gelmenin yollarını arayacaksın. Aramazsan bulamazsın.
Galatasaray’da takımı dalgalandıran başta Ribery, Tomas, sonra kafa toplarında duvar görevi gören Hakan Şükür vardı. Oyunun son bölümlerinde Hakan’ı kenara alıp, onsuz oynamak yanlıştı. Hakan çıkana kadar doğru dürüst kanat organizasyonu yok. Hakan çıkınca var. 15-20 dakika içinde o toplar Hakan’a gelseydi, Hakan işi bitirdi. Hakan’ın orada sana tepki göstermesi doğaldır Hagi. Eğer bir oyuncuya güveniyorsan, güvenini maç sonuna kadar devam ettir. Çünkü Hakan’ın neler yapabileceğini senin bilmen gerekir. Yanlış yaptın Hagi, yanlış...
Öyle kalırsın
Rakip göbeği kalabalık tutmuş, hala aşırma toplarla gol arıyorsun. Senin teknik adam olarak o an devreye girmen lazım. Oyunu yayıp, rakibi açman lazım. Ama sen bunu düşünemedin. Allah’tan Mondragon vardı. Karşı karşıya pozisyonlarda aman vermedi. Aman verseydi, skor daha farklı olurdu. G.Birliği’nde uzun yıllar futbol oynadım, takım kaptanlığı yaptım. Ve kongre üyesiyim. ‘Ben ligde rahatım, gevşek oynarım’ demedi. Bu kulübün ahlaklı olduğunu gösterdi. Ve savaştı. Böyle maçlarda ‘Acabalar’ olur. G.Birliği bu acabaları sildi. Tebrik ederim. 80 yılı aşkın mazisiyle kendine, leke sürdürmedi. Tebrik etmek lazım.
Hagi, yukarıda söylediğim gibi oyunu okumayıp, kendisiyle kavga ettiği için takımı bu sonucu aldı. Fenerbahçe mağlup olmayıp, maçı alsaydı, şimdiden şampiyonluğunu ilan etmiş olacaktı. O zaman suçlu kim olacaktı? Bugünü değil, geleceği yaşamak gerekir. Eğer bir zaferle sarhoş olursan, ayılamazsın. Öyle kalırsın.