Paylaş
Galatasaray’da birinci bölümünde, üstatların sahada hiçbir şey sergileyemediklerini gördüm... Kaleye şut atma düşüncesinde olan ne orta alan ne de hücum adamı vardı. Takımda derinliğe atılacak bir topla hedefe gitme düşüncesi de yoktu. Kenar adamları oyuna sokma çabası da sınırlıydı. Kenar denince aslında atılan iki kanat topu Sturm Graz takımını salladı, izleyenleri de uyandırdı, ama nafile.
İlk bölümde Elano ve Mehmet Topal’ın atmak istedikleri uzun topların bir çoğu yarı yolda kaldı. Kenara atılan bir topu Arda filelere gönderdi, ama gol geçerlilik kazanmadı. Aslında faul yapmamıştı, defans adamı “kambura” yatmıştı... Graz kalesi ablukaya alındı diye düşünürken, defans kalabalık olmasına rağmen geri dönerken teklemeye başladı... Herkes golü Galatasaray’ın atmasını beklerken bir de baktık gol Galatasaray’ın ağlarında... Olmaz böyle şey...
Pas tutmuşlardı
Baros iyi bir hücum adamı... Schildenfeld onu önüne almış, topa sahip olmasını önlemişti... Kendisini kaybettirme çabasında varlık gösteremiyordu... Bir fırsat yakaladı, topu tavana vurdu. Sonra bir fırsat daha yakaladı. Sabri günden güne futboluna yeni şeyler ekliyor. Hem defansta, hem rakip alanda, her yerde ve rakip kaleyi yokluyor... Bravo Sabri... Hakeme gelince... Baros’un pozisyonunu iyi süzemedi, Arda’ya yapılan penaltıyı, Kewell’ı resmen çeken defans oyuncusunu görmemezlikten geldi.
Elano bana hala bir şeyler ispat etmedi... Öyle bitirici işler yapmalı ki, ben o zaman “İşte Elano bu” demeliyim. Hele böylesine Avrupa kupası maçlarında şahlanması lazımdı. G.Saray’da zor oyunu kolaya dönüştürecek, işlemesi gereken orta alan ve hücum adamları pas tutmuştu. Kendilerini yağlama zahmetine bile girmediler.
Paylaş