BİZ diyoruz ‘siyah’, o diyor ‘illa beyaz’. İnadım inat, işte Hagi. Kafasına göre takım yapıyor, yanlışlıklar yapıyor, ortalık karışıyor.
Ben diyorum ki, ‘Ergün 10 numara’. O diyor ‘hayır bekle’. Elinde bir malzeme var. Binayı yapacak kişileri seçmen lazım. Sen mimar değil de, tuğlacı koyuyorsun.
Ergün orta sahanın beyni gibi. Oyunu yumuşatıyor, pas dağıtıyor, yönlendiriyor. Elindeki malzeme bu. Gördün mü Hagi? Ortadaki Ergün’ün sağına Cihan, soluna Conceiçao’yu koydun, rahatladın. Konyaspor’un beş dakikalık rüzgarını kestin. Oyun felsefesi önce hücumdan başlar. Necati ve Hakan, zaman zaman geri gelip top çıkartıyorlar. Rakip savunmaya pres yapmasını da biliyorlar. Hele Necati hep bunu yapıyor. Sahalarda ender görülen yarım vole ile attığı gol de keyif vericiydi.
Uzun zamandır gol yemeyen Mondi’den bahsedeceğim. Önce oyunun en kritik anlarını yaşarken Hakan ve Necati’ye attığı paslar, Konyaspor savunmasını karıştırıp, oyundan düşürdü. Bunun dışında kendine güveni fazla olduğu için Konyasporlu hücum adamlarıyla karşı karşıya kaldığı pozisyonlarda, ‘Ben sizden gol yemem’ dedi. Güven önemli, Mondragon’da da bu güven fazlasıyla var.
Fırtına şimdilik dindi
Ayhan uzun zamandır sol kanatta oynuyor. Ama bazen oyunu kenara alıp genişletemiyor. İçeri girdiği zaman da o kanatta arıza oluşuyor. İlk defa lig maçında oynayan Uğur, birinci bölümde çok canlıydı ve hatasız oynadı. İkinci bölümde biraz yorgunluk, biraz da acemilikten dolayı oyundan düştü. Hagi de onu tam zamanında kenara aldı.
Galatasaray’ın iki tane mendireği var. İyi ki varlar, Tomas ve Song. Her ikisi de tam bir profesyonel. Tecrübeleriyle, birbirlerinin açıklarını tamamlıyorlar. Galatasaray bu iki transferi yapmasaydı vay haline. Hafta içinde fırtınalı günler yaşayan Galatasaray, futbolcuların hırsları sayesinde fırtınayı dindirdi. Ama bu da nereye kadar gidecek, o meçhul.