GALATASARAY'ın transferde aldığı en büyük yıldız Frank de Boer. Ama ne yıldız... Rakip ekspres tren gibi yanından geçiyor, o hala yerinde sayıyor. O kadar ağır ki, Ankaragücü pozisyon bulamazken, o pozisyon yaratıcısı oluyor.
Frank artık ununu elemiş, eleğini de duvara asmış. Bu zamana kadar futbol oynamış ve yapacağını da yapmış. G.Saray'dan da parayı kapmış, emekliliğe hak kazanmış. Tebrikler.
Frank şimdi gitmek istiyormuş. Ben olsam bir dakika tutmam, veririm pasaportu gitsin. Emekliliğini de Hollanda'da da geçirsin.
G.Saray ‘‘Ne olacak?’’ diye hep tedirgin. Bir çok futbolcu sahaya çıkarken ‘‘Bu maç nasıl olacak?’’ diye kendi kendine sorup, strese giriyor. Hani bir yerde kendilerine itimatları kaybolmuş.
Birinci sahnede G.Saray rakip sahada, ama organize bir atak yok. Çünkü Ankaragücü defanstan çıkmayı reddediyor. Yan tarafta Tevfik Lav‘‘Çıkın’’ diyor ama futbolcuları oralı bile değiller, dinlemiyorlar. Başkent ekibinin attığı gol de De Boer'in hediyesiydi.
Bratu'ya dikkat
İkinci sahnede G.Saray Cihan'ı oyuna alınmasıyla daha iyi ve olumlu ataklar organize etti. Cimbom sağ kanatta Sabri'yi, diğer kanatta da Hasan'ı kullanıyordu. Kanatları çalıştırırken, orta alanda verkaçları iyi yaptı. Dün genç Sabri'nin çalışkanlığını gördüm. Bir de az maliyetle alınan Bratu'nun gelecekte G.Saray'a çok şeyler vereceğini. Çabuk ve golü koklayan bir futbolcu. Üstelik genç. Sürekli oynarsa, daha çok şeyler kazanır, kazandırır. Hakan dün tutuktu. Gol yapacağı pozisyonlar yakaladı, ama bunlarda o vuruşları yapamadı.
Ankaragücü teslimiyeti kabul etmişti. G.Saray ise son günlerdeki arızaları gidermek istiyordu ve puana ihtiyacı vardı. Bunu da aldı.
Dünkü maçta tartışılan iki tane penaltı pozisyonu vardı. Bana göre bunlardan Bratu'nun ceza alanında düşürülmesi penaltıydı. Hakem bu pozisyonda es geçti veya görmedi, göremedi.