NE sizler ne de onlar sizsiz olabilir. Birbirlerini tamamlayan bir bütünsünüz. Siz takımlarınıza gönül veren, sahada ter döken futbolcuları "Gıdıklayan, güç veren" sizlersiniz. Dün birbirinizi yalnız bıraktınız. Oldu ma ya...
Artık küfürü, taşkınlığı, azgınlığı bir kenara bırakın. Bunun sonu yok. Olmaz da. Sevdiğiniz takımı bağrınıza basıp, birbirinize destek olun, futbolu eğlenceye dönüştürün. Olmaz mı ya...
İşte Galatasaray, uzun bir zaman içinde sizlersiz oynadı. Tat almadılar. Kenarda Gerets ve Erdal bağırıyorlardı. Futbol oynayın diye...
1-) G.Saray, kendi sahasında oynadığı için önce kanatları kullandı. Ama sağ tarafta Sabri, sol tarafta Heinz ortaları yaparken isabetsizdi.
2-) Orta sahadan, hücuma atılan toplar bitirici değil. Rakip arkasını dönmeden kendi futbolcusunun koşu yoluna gitmeden pas atmaları, oyunu bozdu.
Hedefe odaklandılar
3-) Galatasaray’ın futbol felsefesi, bir an önce dikey futbol oynamaktı. Onu da ikinci bölümde Cihan’ın topları kazanıp, Hasan’la 2’ye 1 verkaç yapması ile sağladılar. Ve bu oyun sisteminin en güzel tarafıydı.
4-) Hasan’ın mücadelesi, Hakan’ın asistliği oyunu çevirenlerin başındaydı. Genç Ferhat, kusursuz oyununu, ayak içini iyi kullanması ve yaptığı paslarla süsledi.
5-) Gerets’in ilk bölümde kötü oynayıp, istenileni veremeyen Heinz’ı oyundan alışı Ayhan’ı oraya kaydırması, akıllı bir düşüncenin ürünüydü.
6-) Ankaragücü’nün girdiği pozisyonları değerlendirememesi, yediği gollerden sonra kendi limanına çekilmesi sonunu hazırladı.
İşte sessiz bir maçın değerlendirilmesi buydu. Şimdi G.Saray hedefe giderken "Aman puan kaybetmeyelim" düşüncesinde. Bundan da vazgeçmek istemiyor. Geri vites yerine, hedefe odaklandı.