HERKESE göre Hasan Şaş ve Necati’nin, kulübede olması bir riskti. Ali Sami Yen’e gelen herkes, daha maç başlamadan bunu tartışıyordu.
Bense tam 2 yıldır çarenin, yıldız transferlerde değil, alt yapıda yattığını söylüyordum. Bana inanan da vardı, inanmayan da... Çünkü ben şezlonga yatıp, sadece sahadakileri değil, baştan sona Galatasaray’ı izliyordum.
Yıllardır, PAF Takımı’nı başarılara taşıyan ve şampiyon yapan Arda, bu kez Ali Sami Yen’deki ilk fırsatta şansını iyi kullanarak, Galatasaray’a, Şampiyonlar Ligi kapısını açan isim oluyordu. Kısacası arife tarif gerekmez. Biz boşuna "Gençler... Gençler..." diye bağırmadık. Bazıları daha yeni Arda’yı konuşup yazacak. Ama biz boşuna demedik, Arda’nın Manisa’da ne işi var?
Devamı var
Şimdi madalyonun diğer yüzü var. Bu takımı, Ankaraspor maçı ateşlemiş. Sahadaki 11 kişilik Galatasaray takımı, galibiyet için sanki çimleri yolacakmış gibi hırsla saldırdı. Takım, saat gibi tik tak çalıştı. Herkes böyle bir Galatasaray’ı özlemişti. Bir de Sabri vardı. Sahada sanki oksijen tüpü takmış gibi, bir oraya bir buraya koştu. Mecazi değil gerçek anlamda savaştı.
Gelelim Hakan’a... Yıllar onu hiç eskitemedi. Song’un da hakkını verelim. Sahada öyle bir Song vardı ki... "Adam geçer, top geçmez" diyordu. Kimse alınmasın. Saydıklarım maça damgasını vuranlar... Ama sorarsanız Ayhan’dan İliç’e, Okan’a kadar herkes görevini layıkıyla yaptı.
G.Saray böyle güzel ve iyi oynarken, herşey yolunda giderken Tomas’ın ve top gelmeyen Mondragon’un ürkekliği 2 gole neden oldu. Gerets’in sol kanatta değişiklik yapması da güzelim futbola yenilen gollerle gölge düşürdü. Hem de gereksiz bir şekilde. Merak etmeyin. Galatasaray’ın geleceği garanti altında. Bu gerçek Arda cevheriyle son olmuyor, gençler dizisinin Şampiyonlar Ligi’nde de devamı var.