Paylaş
Galatasaray gibi bir takımda da görüldü ki, her oyuncu dikiş tutturamıyor.
Baros futbol oynamayı, ve takım arkadaşlarını unutmuş. Baros'un Necati ile birlikte hücumda oynarken böyle bir görüntü ortaya çıktı. Topu kazanan oyuncu duvar pası mı, yoksa koşu yoluna mı top atacak? gibi zıt bir oyun sergilediler.
Sabri de takımdan uzak kaldığı için kendisini adeta bırakmış.
Riera da duran topları bile doğru dürüst kullanamıyorsa, tehlikeli bölgeleri sık sık ziyaret etmiyorsa, o da yok demektir.
Melo ve Elmander
Bu iki futbolcu takımın sırtlayıcıları.
O zaman yukarıda saydığım futbolculara Galatasaray'ın kadrosunda ne işin var diye sormazlar mı?
Böyle büyük bir kulüple sözleşme yapan her oyuncu, Galatasaray formasını hakkıyla taşımalı. Eğer takımda yer bulmak istiyorlarsa, teknik adamın uygulamak istediği oyun kalıbına uymak zorunda.
Elmander nasıl bir pivot hücum adamı, hem geri hem de ileri, defansı yıpratan oyuncu. Arkadaşlarıyla pas alışverişi olan oyuncu ise Melo.
Melo'nun orta sahada oyunu okuma ve hücumcu arkadaşları ile iletişiminin yüksek olmasına rağmen Fatih Terim, aynı mevkiideki diğer oyunculara "Al formayı kardeşim, bugün sen sahaya çık" diyorsa, şans bulanlar da bu fırsatı iyi değerlendirmeliler.
Aslında forma verilmez, alınır...
Türk futbolcusunun yapısında bunlar hep var.
Demek ki Elmander olmayınca takım ikili hücum oyununu oynayamayacak.
Her gün aynı takımda birlikte idman yapıyorsanız, "nasıl olsa hoca bana şans vermez" diyorsanız, bu da kendi suçunuz.
Fatih Terim takımı sırtlayan birkaç oyuncu olmayınca bir anda oyuncuya göre mi oyun felsefesi uygulayacak? Olmaz böyle bir şey.
Fatih Terim, Sivas karşısında kimin ne yapmak istediğini ya da yapamadığını defterine yazmıştır.
Paylaş