Paylaş
Gecenin kahramanı Burak Yılmaz, girdiği pozisyonlarda her zaman topa yön verirken bu felsefeyi bana hatırlatıyor. Çünkü, “Ben bu işi yaparım” diyen futbolcuların başında geliyor.
Gerek defans, gerekse ikinci bölgede hele hele en önemli olan rakibi bir anda oyundan düşürecek hareketleri yapan forvetler, ön plana çıkan yetenekleriyle kendilerinden söz ettirirler.
Bunlara en iyi örneklerden biridir Burak Yılmaz. Adeta, otobanda zik zak yapan bir araba gibi 18’in içinde. Nerede bir boş alan varsa, “Oraya girmeliyim” diyor.
Başka bir isim daha var Galatasaray’da. Yapı olarak, yıldız olsa da duygusal, yardımsever, alçakgönüllü, heyecanlı ve çabuk adaptasyon sağlayan bir kişilik. Didier Drogba.
Bu ikili hakemin başlama düdüğüyle birlikte kolları sıvadı, İstanbul BŞB’yi yıktı.
Bir takımda, oyunu değiştiren vizyona sahip oyuncular varsa o takım amacına ulaşmakta zorlanmaz.
Zorlanmazsın çünkü
Selçuk İnan gibi oyunu iyi analiz eden, hemen onun yanında yeralan Sneijder gibi orta alanda hızı arttıran, boş alanları daraltma duygusu içindeki isimler futbolu bir sanat gibi benimseyip, oynarlarsa o takım amacına ulaşmakta zorlanmaz.
Böyle futbolculara sahip olan bir takım, “Üç gün sonra önemli bir maçımız var” da demez ve çıkar sahaya yapması gerekeni yapar. Zaten sahaya çıkan futbolcu da üç gün sonrakini değil, oynadığı maçı düşünürse büyük takım futbolcusu olur.
SAYGILI OLACAKSIN
GÜNÜMÜZ futbolunda basit düşmelere yani “Hacivat ile Karagöz” gibi yatıp kalkmalara yer yok. Eboue, bu halinden artık vazgeçsin. Sahadaki bu hali hiç de iyi değil. Bu tavrıyla, sahaya gölge düşürüp saygısızlık yapıyor. Kime mi,
1- Önce arkadaşlarına
2- Rakip futbolculara.
3- Maçı iyi yöneten hakeme.
4- Sahadaki güzel futbola.
Paylaş