FUTBOLUN kitabı, teknik direktörü, "Takımın orkestra şefi sensin, elinde faaliyete geçirilecek bir sürü estürman var. Onları birlikte kullanmasını bilecek olan da sensin" diye tarif eder.
G.Saray’da saha içi değil, saha dışı orkestra şefi Başkan Adnan Polat. Yanında da estrümanları iyi çalan kişiler bulunuyor. G.Saray’da Feldkamp’ın gidişi ortalığı karıştırdı. Takıma yeni bir şef arandı, oraya buraya danışıldı, en sonunda bir fasıl heyetinde karar kılındı. Bu heyete de şef olarak Adnan Sezgin atandı. Onun yanında da Haldun Üstünel ve Murat Yalçındağ gibi güvenilecek kişiler vardı.
Ama saha içi organizasyonlar kime emanet edilecekti? Yıllardır takımın içinde bulunan Cevat Güler, Burak Dilmen ve Nezihi Boloğlu orada hazır duruyorlardı. Hepsi de takımı tanıyan, oyuncularla en az 4-5 yıl birlikte olan kişilerdi. Oyun yapılarını, kişisel özelliklerini, yaşam tarzlarını hatta ayakkabı numarasına kadar her şeylerini ezbere biliyorlardı. Bu önemli karar cesurca alındı ve korkmadan uygulamaya konuldu. Ekip de "Sevap bizim, günah bizim" diyerek taşın değil, kayanın altına elini koydu.
Yolu buldular
Adnan Sezgin’in geçmişten gelen futbolculuğu, teknik direktörlük diplomasının olması, topçudan anlaması onun için bir avantajdı. Adnan Sezgin, yarışmalarda saha içini Güler hoca ve ekibine bırakırken, oyunu tribünden izliyor, devre aralarında kimseye gözükmeden soyunma odasına gidip, oyuncu değişimlerini tespit edip, kararları veriyordu.
Bugüne kadar ön plana çıkmak istemeyen Adnan Sezgin ile bir zamanlar rakiptik. O Ankaragücü’nde oynuyor, ben ise Gençlerbirliği forması giyiyordum. Sivas maçı sonrasında yağmur altında ilk kez "İlhan, sahaya sürdüğümüz takımdaki oyun kalıbını gördüm mü? Daha sonra yapılan değişikler hep yerinde oldu. Zor bir iş değilmiş. Herhalde biz de oyun okumasını biliyoruz. Bu dayanışmanın, bu sevginin inanmanın getirdiği bir eser" diyerek yaptıklarının bir kısmını iletmek istedi.
İşte böylesine büyük takım şampiyonluk ipine az kala, tarihinde ilk kez böyle değişik bir yolu seçti. Ama zafere giden yolu da buldu. Bu Galatasaray açısından tarihi bir Devrim demek.