KURGUSUZ oyun olur mu? Galatasaray’ı bu sezon ilk kez bu kadar dağınık gördüm. Oyun kalıbında arıza vardı. Arıza önce defanstan başladı, sonra ikinci bölgeye indi. Bu bölgenin lider futbolcusu kim? Tabii ki Lincoln.
Sorumluluk alması beklenen bu futbolcunun böylesine yavaş ve isteksiz oynamasını anlamak güç.Benim kanaatime göre bu Lincoln deplasmanları sevmiyor. İstanbul’daki maçlarda izlediğimiz Lincoln, daha top ayağına gelmeden nereye atacağını bilirdi. Dün üzerinde anlaşılmaz bir ağırlık vardı. Hemen her ikili mücadelede kendini yere bıraktı. Belli ki, Lincoln bu maça hiç ama hiç hazır değildi.
Galatasaray’ın o bildik akıcı futbolundan eser yoktu. İlk yarıda Kayserispor daha çabuk oynayan takımdı. Mehmet Topuz ve Ragıp, hücum adamı Gökhan Ünal’ı kaçırmanın yollarını aradı; zaman zaman da buldular.
Koca ilk 45 dakikada Galatasaray, Kayserispor kalecisi İvankov’u bir kez bile rahatsız etmedi. Sanki sarı kırmızılıların üzerine kırağı yağmıştı. Dün geceki mücadelede Galatasaray adına tek güzel görüntü; atılan goldü. Sarı kırmızılılar üç pasta gole gittiler. Orta alanda Linderoth’un uzun pası, Lincoln’ün soldan ortası ve Ümit Karan’ın bomboş durumda vurduğu kafa... Hepsi bu kadar...
Feldkamp korkuyordu
Ümit’in golünden sonra oyun hareketlenir diye bekledim. Ama her iki takım da, "1-1 bitse daha iyi olur" havasındaydı. Ne Galatasaray gerçek bir hücum hazırlığına tenezzül etti ne de Kayserispor. Feldkamp saha kenarından, "Orta sahayı kalabalık tutun... Acele etmeyin... Topa basın" diye sık sık ikazlarda bulunuyordu. Belli ki yenilmekten korkuyordu.
Galatasaraylı futbolcular yorgunluğu falan bahane etmesin. Daha önce arı gibi oynayan Galatasaray dün ağır aksaktı. Alıştığımız güzelliklerin hemen hiçbirini göremedik.