GALATASARAY gibi büyük bir kulüpte futboldan sorumlu olmak, bir insanın üstlenebileceği en zor görevlerden biridir. Hele hele bir takım içinde yeniden yapılanma operasyonu başlatılmış ise vay halinize. Abartmıyorum, rahat bir gün yüzü göremezseniz. Haliniz duman olur. İşte önümüzdeki örnek Adnan Sezgin...
Mayıs ayı başlar başlamak futbolcu avına çıktı. Yanına çiçeği burnunda yönetici Haldun Üstünel’i alıp yollara düştü. Yurt içinde ve yurt dışında onlarca futbolcuyla görüştü. Bu arada kendisini arayan kadim dostlarına, gazetecilere hatta camianın önde gelen isimlerine dahi ser verip sır vermedi. Arayan herkese, "Babam mezardan çıksa, futbolcu adı söylemem" cevabını verdi. Önce gurbetçi futbolcular Barış,Serkan ve dünya yıldızı Lincoln’ün işini bitirdi. Ardından, hem İsviçre ve Almanya kamplarında takımla ilgilendi hem de arada kaçamak yapıp, transfer görüşmeleri için Avrupa’nın diğer ülkelerine gitti. Bu çalışmaları sırasında kendisine transferi soranları, "Sabırlı olun... Bekleyin... En iyilerini alacağız" diyerek geçiştirdi.
Çetin pazarlıklar
Özellikle yabancı futbolcularla çetin pazarlıklar yaptı. Sponsor firmaların transfer için verdiği paraları en iyi şekilde kullanmak için bütün bilgi ve birimini ortaya koydu. Haldun Üstünel ile birlikte çok ama çok yoruldu. Ama, her ikisi de bu yorgunluktan büyük keyif aldılar.
Birinci transfer döneminin bittiği 3 Eylül Pazartesi günü Galatasaray Kulübü’nde tam bir curcuna yaşandı. Sezgin-Üstünel ikilisi, bir yandan Ankaraspor ve Vestel Manisaspor yöneticileri ile görüşürken, diğer yandan bu kulüplere gönderilen Necati, Orhan, Emre Aşık, Aydın, Ferhat ve Anıl’la saatler süren konuştu. Bu yoğun maraton bittiğinde ise saatler sabaha karşı 04.00’ü gösteriyordu.
İşte, bir tarafta yılların kurdu Adnan Sezgin, diğer tarafta futbol yöneticiliğine yeni adım atan, ancak Sezgin’den kısa sürede çok şeyler öğrenen Haldun Üstünel. Aylardır günlerinin neredeyse her saatini Galatasaray’a ayırıyorlar ve futbolun ne kadar zor bir iş olduğunu yaşayarak görüyorlar.